Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/7173 E. 2014/14641 K. 06.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7173
KARAR NO : 2014/14641
KARAR TARİHİ : 06.05.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 4. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 19/01/2012
NUMARASI : 2009/905-2012/3

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı Banka, davalılardan O.. B..’ya, 21.7.1998 tarihinde imzaladığı “Tüketici Kredisi Sözleşmesi” ile 3.943,80 TL kredi kullandırıldığını, diğer davalıların da sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine 24/11/2000 tarihinde ihtar gönderildiğini, ancak ihtardan da sonuç alınamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, toplam 33.950,86 TL miktarındaki alacağın faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan R. A., sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiş, diğer davalılar ise davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, “yargılama sırasında alınan 26.10.2011 tarihli bilirkişi raporunda, davacının alacaklı olduğu miktar belirtilmişse de, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/320 esas sayılı kararı ve kararın dayanağı olan bilirkişi raporu içeriğine göre, söz konusu rapora itibar edilmediği, kesinleşen Ağır Ceza Mahkemesi kararı gereğince, kredi kullanımında Banka yetkililerinin usulsüzlük yaptıklarının belirlendiği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davalıların asıl borçlu ve müteselsil kefili oldukları “Tüketici Kredisi Sözleşmesi” nedeniyle ödenmeyen kredi borçlarının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/360 esas sayılı dosyasında, “Banka çalışanlarının da bulunduğu sanıkların, 2014/7173-14641
birlikte nitelikli zımmet suçunu işlediklerinin sabit olduğu, böylece dava konusu kredi kullanımında da Banka yetkililerinin usulsüzlük yaptıklarının belirlendiği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı Banka, davalılardan O.. B..’nın asıl borçlu olarak imzaladığını iddia ettiği 21/7/1998 tarihli “Tüketici Kredisi Sözleşmesi”ne dayanmış olup, dosyada davalı O.. B.. adına imzalanmış olan sözleşme ve ödeme dekontu bulunmaktadır. Mahkemece, kararın gerekçesinde İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/360 esas sayılı dava dosyasına atıfta bulunulmuşsa da, sözleşmeleri asıl borçlu sıfatı ile imzaladığı iddia edilen O.. B.. hakkında adı geçen ceza dosyasında kabul edilmiş bir vakıa bulunmamaktadır. Davalı asıl borçlu, davaya gelip savunmada bulunmadığına göre, davayı inkar etmiş sayılır. O halde, taraflar arasında imzalandığı iddia edilen sözleşme ve davalı asıl borçlu tarafından paranın çekildiğine dair makbuz mevcut olduğuna göre mahkemece, adı geçen davalının sözleşme ve ödeme makbuzundaki imzanın kendisine ait olup olmadığı hususunda, 6100 sayılı HMK’nın 169 vd. (HUMK.nun 230 vd) maddeleri gereğince isticvap davetiyesi gönderilmek suretiyle mahkemeye çağrılması, isticvap davetiyesine, “mazeretsiz olarak duruşmalara katılmaması ve imza örnekleri vermemesi halinde sözleşme ve makbuzdaki imzaların kendisine ait kabul edileceği” hususlarının yazılması, davalının duruşmaya gelmesi halinde, savunmasının ve imza örneklerinin alınıp, bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sözleşme ve makbuzdaki imzaların kendisine ait olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması, oluşacak sonuca göre sözleşmenin kefilleri olan diğer davalılar yönünden de imza incelemesi yapılması hususunun değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gereklidir. Mahkemece açıklanan hususlar göz ardı edilerek, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) no’lu bent gereğince temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 6.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.