Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/4594 E. 2014/13302 K. 25.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4594
KARAR NO : 2014/13302
KARAR TARİHİ : 25.04.2014

MAHKEMESİ : Ankara Batı 1. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 26/04/2012
NUMARASI : 2010/701-2012/377

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, davalı müteahhitten aldıkları dairenin geç teslim edilmesi nedeniyle kira alacağı doğduğunu, davalı ile arsa sahipleri arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve satış vaadi sözleşmesine taraf olmasalar da, daireyi almış olmakla arsa sahibinin hakkına halef olduğunu, geç teslim nedeni ile kira kaybından doğan alacağın tahsili amacı ile başlatıkları takibe davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalıya Tebligat Kanunun 35. maddesine göre tebligat yapılmış, davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davalının yaptığı itirazın kısmen kabulü ile icra takibinde yer alan asıl alacak miktarının 8.175,00 TL olduğunun tespitine ve bu miktar üzerinden takibin devamına karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, geç teslim nedeni ile kira kaybından doğan alacağın tahsili amacı ile başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır. Davacılardan Osman Gençtürk, davalı ile 10.4.2005 tarihinde yapmış olduğu sözleşme ile
Dava konusu daireyi satın almış olup anılan sözleşmeden davalının teslim yükümlülüğüne ilişkin bir tarih belirlenmemiştir. 14.10.2005 tarihinde ise resmi şekilde ½ ‘şer paylı olarak dava dışı arsa sahibinden davacılara tapuda devredildikleri anlaşılmıştır. Mahkemece davalı ile dava dışı arsa sahipleri arasında yapılan sözleşme esas alınarak binanın 30.7.2007 tarihinde teslim edilmesi gerekirken inşaatın bitirilmemesi sebebi ile kira kaybı hesaplanarak buna göre karar verilmiştir. Ne var ki teslim süresini belirleyen sözleşme davalı ile arsa sahipleri arasında düzenlenmiş olup, davacı bu sözleşmede yer almadığı gibi, bu belge içeriğinden davalıyı davacılara karşı bağlayacak ya da davacılara karşı yükümlülük altına sokacak bir hüküm de bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, davacı davalı ile arsa sahipleri arasında düzenlenmiş bu sözleşmeye dayanarak davalıdan herhangi bir hak talep edemeyeceği gibi, burada kararlaştırılmış konutların teslim süresini ileri sürerek de bu sürenin geçirildiği iddiası ile davalıdan mahrum kaldığı kira bedellerini isteyemez. Taraflar arasında düzenlenen sözleşme içeriğinde yüklenicinin işe başlama ve bağımsız bölümleri davacıya teslim etme sürelerine ilişkin herhangi bir şart kararlaştırılmamıştır.
Başka bir anlatımla, sözleşmede dairenin teslim süresi kararlaştırılmamış, teslim süresini belirleme yetkisi davalıya tanınmıştır. Ancak; davalı, bu yetkisini kullanırken, objektif iyiniyet kurallarına uygun davranmalı ve haklı nedenlere dayalı gecikmeler hariç, eserin niteliğinin ve büyüklüğünün gerektirdiği imalât süresi içinde eseri tamamlamalıdır.
Bir hakkın kullanılmasının açıkça adaletsizlik oluşturduğu ve gerçek hakkın tanınması ve bireyin korunması için tüm hukuki yolların kapalı bulunduğu zorunluluk hallerinde, Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi uygulama alanı bulur ve hakime olağanüstü bir imkân sağlar; haksızlığı düzeltici, yasa ve sözleşmedeki kuralları tamamlayıcı işlevini yerine getirir.
Taraflarca eserin teslim süresinin belirlenmediği durumda, davalı-yükleniciye eserin teslimi için sınırsız bir sürenin tanınmış olduğu gibi bir anlam ortaya çıkar ki bunu da gerek sözleşme hukukunun ana ilkeleri ile ve gerekse de TMK’nun 2. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile bağdaştırmak mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş konusunda uzman bilirkişiler ile mahallinde keşif yapılarak, davalı tarafından derhal işe başlanılmış olmak suretiyle –mücbir ve haklı sebepler hariç tutularak- ne kadar sürede (makul süre)
inşaatın tamamlanarak –deprem v.s gibi mücbir ve haklı sebepler de gözetilmek suretiyle- iskan ruhsatının alınabileceğinin, emsal inşaatlar da dikkate alınıp tespit edilerek, bu konuda ayrıntılı, açıklayıcı ve denetime elverişli bir rapor alınması, davacıların talebinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir. Mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerden dolayı davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 25.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.