Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/45527 E. 2014/40690 K. 17.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/45527
KARAR NO : 2014/40690
KARAR TARİHİ : 17.12.2014

MAHKEMESİ : Aksaray 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ : 09/09/2013
NUMARASI : 2013/619-2013/662

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı bankadan araç kredisi kullandığını, davalı banka tarafından komisyon adı altında 2.413,70 TL kesinti yapıldığını ileri sürerek, yapılan bu kesintinin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiş, mahkemenin 05.12.2013 tarihli ek kararı ile miktar itibariyle kararın kesin olduğu gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiş, ek karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, davalı banka tarafından kredi kullanımı sırasında yapılan kesintilerin haksız olduğu gerekçesi ile faizi ile davalıdan tahsiline ilişkindir. Davacı dava dilekçesinde, 2.413,70 TL kesinti yapıldığını ileri sürerek, avans faiziyle birlikte iadesini talep etmiştir. Bu durumda verilen kararın kesin olduğundan söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle mahkemenin 05.12.20133 tarih ve 2013/619 esas 2013/662 karar sayılı temyiz isteminin reddine ilişkin kararının kaldırılması ve işin esasının incelenmesi gerekir.
2-Standart sözleşmeler, içeriğini kısmen veya tamamen genel işlem koşullarının oluşturduğu, tarafların karşılıklı müzakereleri sonucu değil, aksine, taraflardan biri veya üçüncü kişi tarafından önceden hazırlanmış hükümlerin kullanıldığı sözleşme tipi olarak tanımlanmakta olup, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4822 sayılı kanunla değişik 6. maddesi ile, Avrupa Konseyi’nin 05.04.1993 tarihli, 1993/13/AET Yönergesinde ve bu yönergeyi iç hukuklarına aktaran Avrupa Birliği ülkelerinde, standart sözleşmelerde yer alan hükümlerin ve özellikle bu sözleşmelerin içeriğini oluşturan genel işlem koşullarının, haksız şart olduğuna ilişkin bir karine öngörülmüştür.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6.maddesinin üçüncü fıkrasına göre, “Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez” hükmü yer almaktadır.Yine 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4822 sayılı kanunla değişik 6. maddesi ile sözleşmelerdeki “haksız şart” kurumu düzenlenmiş ve satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart olup, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı olmadığı belirtilerek, satıcı veya sağlayıcının, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükünün ise ona ait olduğu belirtilmiştir. 4077 sayılı kanunun değişik 6 ve 31 maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde ise “satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartların batıl olduğu” hükmü getirilmiştir.
Davalı bankanın tacir olup, yaptığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı da gözetildiğinde, bankanın ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekir. Mahkemece konusunda uzman bilirkişi ya da heyetinden, yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında ve kredinin kullanılması için zorunlu ve belgeli masrafların neler olduğunun ve yapılan kesintinin tespiti noktasında rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle,05.12.2013 tarih ve 2013/619 esas 2013/662 karar sayılı temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararın kaldırılmasına ve işin esasının incelenmesine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 17.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.