Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/45495 E. 2015/8779 K. 19.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/45495
KARAR NO : 2015/8779
KARAR TARİHİ : 19.03.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı Asil … ile davalı . . . …. avukat …, davalı …vekili avukat …, davalı Dr. . . . vekili avukat … ve davalı … vekili avukat …’ın gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı .. kızı ve davacı . kardeşi . . 2010 yılı mart ayında eklem ağrıları şikayeti ile . . . . . . Hastanesi’ne müracaat ettiklerini, orada görevli doktor davalı .. . tarafından romatizma tedavisi uygulandığını, durumu ağırlaşınca davalı şirketin işlettiği hastaneye sevk edildiğini orada yoğun bakıma alındığını ve 28.4.2011’de kollarının ve ayaklarının kesildiğini ileri sürerek, davalıların ihmal ve kusurları nedeni ile maddi ve manevi tazminata karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı şirket aleyhine açılan davada mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde iki hafta içersinde müracaat edilmesi halinde dosyanın görevli Anadolu Nöbetçi Ticaret mahkemesine gönderilmesine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın ise husumet nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar ve bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacılar, davalıların teşhis ve tedavideki kusur ve ihmalleri nedeni ile maddi ve manevi tazminat isteği ile eldeki davayı açmışlardır. Davalı . .. diğer davalı …i tarafından işletilen … . Hastanesi’nde görevli doktor olduğu diğer davalılar .. . ile Gülçin Güngör’ün de …Hastanesi’nde görevli doktor oldukları tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalı doktorların alınan bilirkişi raporu ile herhangi bir kusur ve ihmallerinin bulunmadığı ve ayrıca davaya konu zararın görev yapıldığı sırada oluştuğu iddia edildiğinden husumet yönünden ve ayrıca davanın esastan reddi gerektiği açıklanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, bir davada hem usulden hem de esastan reddi gerektiren sebepler var ise davanın öncelikle usulden reddi gerekir. Bir başka deyişle görülmekte olan davada hem usulden ve hem de esastan red gerekçesi oluşturularak karar verilmesi olanaksızdır. Öyleyse, mahkemece, az yukarıda belirtildiği gibi, öncelikle usulden ret sebebi var ise davanın bu usulü ret sebebi nedeniyle reddi gerekli olup, hem usulden hem de esastan ret kararı verilmesi mümkün değildir. Mahkemece, değinilen bu yön göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
2- Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinin 1. fıkrasında, “aksine hüküm olmadıkça, dava olunan şeyin değerine göre asliye hukuk veya sulh hukuk mahkemesi ticari davalara dahi bakmaya vazifelidir” hükmü öngörülmüş olup, aynı maddenin 2. fıkrası hükmünde de, “şu kadar ki, bir yerde ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanun’un 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalarla hususi hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere ticaret mahkemesinde bakılacağı” belirtilmiş, 3. fıkrada ise, “ikinci fıkrada yazılı hallerde, münhasıran iki tarafın arzularına tabi olmayan işler hariç olmak üzere, bir davanın ticari veya hukuki mahiyeti itibariyle mahkemenin iş sahasına girip girmediği yalnız iptidai itiraz şeklinde taraflarca dermeyan olunabilir. İtiraz, varit görüldüğü takdirde, dosyanın ilgili mahkemeye gönderilir” hükmü yer almıştır.
Davanın açıldığı tarih itibariyle,ayrı ticaret mahkemesi bulunan yerlerdeki ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki işbölümü ilişkisidir. Bir ticari dava asliye hukuk mahkemesinde açılırsa, davalı işbölümü itirazında bulunabilir. İş bölümü itirazı ise ilk itirazlardandır. Davalı yasal süresi içinde işbölümü itirazında da bulunmamıştır. O halde, aralarındaki hukuki ilişki itibariyle taraflar arasında T.T.K. 4. ve 5. maddelerine göre mutlak ticari dava olmadığı gibi taraflarca işbölümü ilk itirazında da bulunulmadığına göre, mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken mahkemece kendiliğinden görevsizlik kararı verilmiş olması doğru olmamıştır. Yukarıda yazılan kanun hükümleri karşısında mahkemenin davaya bakmaya görevli olduğunun kabulü ile tarafların iddia ve savunmaları değerlendirip, işin esası hakkında bir karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma nedenine göre, temyiz eden tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 nolu nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın bozulmasına, 3. bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının karşılıklı alınarak birbirlerine verilmesine, peşin alınan 25,20 TL. harcının istek halinde davalı Kemal Özay’a, 24,30 TL harcın daval….’ne iadesine, 19/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.