Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/43747 E. 2014/40101 K. 15.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/43747
KARAR NO : 2014/40101
KARAR TARİHİ : 15.12.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/07/2014
NUMARASI : 2014/315-2014/345

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili,müvekkili şirketin davalı avukata vekalet verdiğini, kendisinin bilgisi haricinde karşı taraf ile sulh anlaşması düzenleyerek müvekkilini zarara uğratığını ileri sürerek toplam 252.000,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalıya tebligat çıkartılmamıştır.
Mahkemece, 28 Mayıs 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesi ile vekalet sözleşmelerinin de tüketici işlemi olarak tanımlandığı, 6502 sayılı Yasa’nın 73. maddesi gereğince davanın Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,tüketici işlemi;mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.Eldeki davada,davalı şirket, davalı avukatın vekalet görevini kötüye kullanarak bilgisi haricinde karşı tarafla sulh olduğunu ileri sürerek maddi ve maneti tazminat istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davacı, ticari şirket olup 6502 sayılı yasada tanımlanan tüketici vasfını taşımamaktadır. Vekalet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların 6502 sayılı yasa kapsamında olması için mutlak surette taraflardan en az birisinin tüketici vasfını taşıması gerekir.Somut uyuşmazlıkta davacı şirket,tüketici yasasında tanımı yapılan tüketici kapsamında olmadığından, taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı yasa kapsamı dışında kaldığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamı dışında kaldığına göre davaya bakma hususunda genel mahkemeler görevlidir. Eldeki davada Tüketicinin Korunması Hakkınki Kanun kapsamında bulunmadığından mahkemenin işin esasına girerek hasıl olacak sonuca uygun karar vermesi gerekir.Mahkemece, değinilen bu yönü gözardı ederek işin esasına girerek sonucuna uygun bir karar vermesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan 25,20 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.