Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/42194 E. 2014/37339 K. 25.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/42194
KARAR NO : 2014/37339
KARAR TARİHİ : 25.11.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 2. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 20/05/2014
NUMARASI : 2013/874-2014/615

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı D.. D..’tan kullanmış olduğu konut kredisi nedeniyle kendisinden dosya masrafı, komisyon, masraf, erken ödeme bedeli olmak üzere tahsil edilen 4.530,00TL nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, “davanın kısmen kabulüne, 2.015,62TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün fıkrasının birbirine uyumlu olması gerekir.
Somut olayda kısa karara uygun hüküm fıkrası yazılmış ise de, kararın gerekçe kısmında, “2.150,00TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” yazılmış olmasına rağmen, hüküm fıkrasında ise, “2.015,62 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” şeklinde hüküm kurulmuştur. Görüldüğü üzere kararın “gerekçe” kısmında alacak miktarı olarak 2.150,00TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiği belirtilirken, “hüküm” kısmında ise 2.015,62 TL alacağın tahsiline karar verilmiş olması nedeniyle, kararın gerekçesi ve hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır. Bu husus, az yukarda açıklanan kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup mahkemece, 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile gerekçeli karar ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilebilmesi için usul ve yasaya aykırı olan kararın bozulması gereklidir.
2-Bozma nedenine göre davacı ve davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, (2) no’lu bent gereğince davacı ve davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına peşin alınan harcın istek halinde davalıya iadesine, 25.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.