Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/41286 E. 2015/36690 K. 14.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/41286
KARAR NO : 2015/36690
KARAR TARİHİ : 14.12.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalı ile avukatlık ücret sözleşmesi imzaladıklarını, davalının sözleşmeye aykırı davranarak muvafakatini almaksızın başka bir avukatı daha vekil tayin ettiğini, bu nedenle görevden çekildiğini ve ücrete hak kazandığını, alacağının tahsili amacıyla başlatmış olduğu icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek icra takibine vaki itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davalının …İcra Müdürlüğünün .. sayılı takibe itirazın kısmen iptali ile takibin 32.148.03 TL üzerinden devamına asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan 6.429,60 TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-…nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra – inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunmaması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğu söylenemeyeceğinden icra inkar tazminatının reddedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında red kararı verilmesi gerekirken, bu yönde bir hüküm kurulmaması bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle mahkeme kararının hüküm bölümünün 2 numaralı fıkrasında yer alan “Asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatı olan 6.429.60 TL’nin davalı tarafından alınarak davacı tarafa verilmesine “ ibaresi kaldırılarak yerine “ Alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine” cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan 549,03 TL. harcın istek halinde iadesine, 14/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi