Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/41046 E. 2015/36686 K. 14.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/41046
KARAR NO : 2015/36686
KARAR TARİHİ : 14.12.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı ile 4.10.2010 tarihinde yaptıkları sözleşme ile davalının avukatlığını üstlendiğini, bu sözleşme
ile …ve Konut Yapı Kooparatifine açılacak takas mahsup davası ve bu kooparatifin davalıya karşı açacağı davaların takip edilmesinin kararlaştırıldığını, bu kapsamda kooparatife karşı dava açtığını ve kooparatifin açtığı davayı da davalının bildirmesi üzerine takip ettiğini, duruşmanın 26.03.2013 tarihine verildiğini, duruşmadan 3 gün önce davalının kooparatifle uzlaştıklarını beyan ederek duruşmaya girmemesinin istendiğini, ücretini sorduğunda takas mahsup davasının kaybedilmesinden dolayı ödenmeyeceğinin beyan edildiğini, azledilmediği için davaya girdiğini ancak bir başka avukat ile karşılaştığını, rızası olmadan yeni bir avukat görevlendirildiği ve sözleşme tek taraflı olarak fesh edildiği için ücrete hak kazandığını, bu ücretin tahsili için başlatılan icra takibine de haksız itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, aralarındaki ücret sözleşmesinin İcra Mahkemesinde açılan takas mahsup davasının kazanılması şartına bağlandığını, davacının davayı kaybettiğini, ayrıca bu dava icin 16.000 TL gibi fahiş miktarda kendisinden masraf alındığını, icra mahkemelerinde çok cüzi masrafların alındığını öğrenince güveninin sarsıldığını ve davalıyı azlettiğini, bu durumu hem telefonla hem tebliğ ile bildirdiğini, davalının buna rağmen duruşmaya girdiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, azlin haklı olduğu ancak davacı avukatın, yaptığı işlerden dolayı emek ve mesaisi gözetilerek davanın kısmen kabulü ile, icra takip dosyasında itirazın iptali ile 24.500 -TL asıl alacak, 283,93 TL işlemiş faiz toplamı üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Avukatın, vekil olarak borçları, Borçlar Kanunu’nun 389. ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, adı geçen Kanunun 390. maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Borçlar Kanunu’nun 390. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır. Avukatlık Kanunu’nun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Avukat bu durumda ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; davacının 01.10.2012 tarihli vekaletname ile davalının vekillik görevini üstlendiği, kooparatife karşı ve kooparatif tarafından davalıya karşı açılacak davalar için 50.000 TL vekalet ücreti ile 16.000 Tl de masraf dışında başkaca da bir ücretin istenemeyeceği kararlaştırıldığı,, masraf bedelinin davalı yanca davacıya peşin olarak ödendiği, davacının kooparatife karşı açtığı takas mahsup davasının redle sonuçlandığı, temyiz edilmesi üzerine …Hukuk Dairesi tarafından kararın bozulduğu, davalının masraf bedelini geri istediği, davacının 13.01.2013 tarihinde banka kanalı ile 16.000 yi gönderdiği, 22.03.2013 tarihinde ”görülen luzum üzerine”gerekçesi ile azlin gerçekleştiği konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık, azlin haklı olup olmadığı noktasında olup, ancak bunun sonucuna göre davalının vekalet ücreti ödemekle yükümlü olup olmadığına karar verilebilecektir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi … 06.05.2014 tarihli raporu ile alternatifli bir rapor hazırlanmış, masrafların yalnızca icra tetkik merciinde açılacak dava için mi yoksa diğer davalar için de topluca alımış olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, aralarındaki sözleşmeye göre tüm davalar için tek ücret ve tek masraf belirlendiğini, İcra tetkik merciinde açılan davanın 358.000 Tl değerinde olduğunu, Asliye mahkememelerinde açılan diğer davalarla birlikte düşünüldüğünde alınan masrafın normal olduğunu, kaldı ki paranın 13.01.2013 de iade edildiği, azlin ise çok sonra 22.03.2013 de yapılıp 29.03.2013 de tebliğ edildiği,dolayısıyla vekilin haksız azledildiği ve tam ücrete hak kazandığı ancak mahkeme aksi kanaatte olması ve masrafın yalnızca icra tetkik mercindeki dava için kabul edilmesi halinde davacının orantısız ve aşırı masraf almasının haklı azil sebebi olduğu, azile neden olan davranışıyla davalıya zarar vermeyen davacı avukatın azil tarihine kadar sarfettiği emek ve mesaiye karşılık olarak vekalet ücret sözleşmesinde kararlaştırılan ücretin %50 (24.500) ‘sinden az %75 (36.750)’sinden fazla olamayacağı yönünde hesaplama yapmış ve mahkemece de ikinci alternatif hükme esas alınmıştır. Taraflar arasındaki ücret sözleşmesinden kooparatife karşı açılacak ve kooparatifin davalıya karşı açacağı tüm davalar için tek bir masrafın belirlendiği, davacının davalar için yapacağı masraf kararlaştırılan tutardan fazla olsa dahi davacının fazla masrafı talep etme hakkının bulunmadığı bu nedenle masraf bedelinin yüksek kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Masrafların iade edilmesiyle davalının herhangi bir zararının doğmadığı ve alınan masrafın açılacak tüm davlar için alındığı gözetildiğinde 16.000 Tl masraf alınmasını davacı avukat hakkındaki güvenin sarsılmasına neden olacak bir tutum ve davranış olarak kabulü mümkün değildir. Hal böyle olunca davacının haksız olarak azledildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, yukarıdaki açıklamalar ışığında davacının haksız azledildiği gözetilerek, gerekirse bu hususta konusunda uzman bir bilirkişiden de rapor alınarak tarafların talepleri değerlendirilmeli ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Aksi düşüncelerle ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm temyiz itirazlarının reddine 2. bent gereğince hükmün davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 1.269,74 TL. harcın davalıdan alınmasına, peşin alınan 25,20 TL harcın davacıya iadesine, 14/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi