Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/40128 E. 2015/31720 K. 03.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/40128
KARAR NO : 2015/31720
KARAR TARİHİ : 03.11.2015

MAHKEMESİ : Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/07/2014
NUMARASI : 2013/443-2014/265

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalının ihtiyacı olan 800 adet meme işaretleme iğnesinin teklif edilen fiattan ve G.. markasından olmak üzere taraflar arasında sözleşme imzalandığını, akabinde ilk parti olarak 30 adet ürünün teslim edildiğini ancak, bu ürünlerin istenilen özellikte olmadığı gerekçesiyle davalı tarafından iade edilmesi üzerine yine davalının talebi ile Bloodline marka ürünlerden acil ihtiyaç nedeniyle 10 adedinin hibe edildiğini sonrasında 63 adet ürün teslim edildiğini,ve bedelinin ödendiğini devam eden süreçte davalıya teslim edilen 770 adet G.. marka ürünlerin geri teslim alındığı davalı ile aralarında sağlanan anlaşma gereğince B.. marka ürünlerin 17.11.2009 tarihinde davalıya teslim edilmesine rağmen davalıca bu ürünlerin de istenilen özellikte olmadığı gerekçesiyle iade edildiğini,ancak tüm dünyada kullanılan bu ürünlerin iade gerekçesinin gerçeğe uygun olmadığını belirterek;teslim edilen mal bedeli olan 22.744 TL’nin ihtarname tebliğ tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile 22.744,26 TL’nin davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürülmemesi nedeniyle dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, taraflar arasında yapılan doğrudan mal alım sözleşmesine göre davacı tarafından teslim edilen tıbbi malzemenin davalı tarafça uygun nitelikte olmadığı gerekçesiyle iade edilmesinden doğan uyuşmazlıktan kaynaklanmaktadır. 6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir.
Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun yukarda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir. Somut olayda tefhim edilen kısa kararda “22.744,26 TL’nin temerrüt tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” belirtilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararın hüküm kısmında “davanın kabulü ile 22.744,26 TL nin davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürülmemesi nedeniyle dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine” şeklinde karar verilmiş olması nedeniyle, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır. Bu husus HMK 297.maddesine aykırı olup, bozma gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın bozulmasına, (2) numaralı bent uyarınca davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 03/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.