Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/40070 E. 2014/35769 K. 13.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/40070
KARAR NO : 2014/35769
KARAR TARİHİ : 13.11.2014

MAHKEMESİ : Tavşanlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ : 02/06/2014
NUMARASI : 2014/206-2014/326

Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, 29.05.2014 tarihli dava dilekçesiyle,davalıdan Emet İlçesinde yapılmakta olan termal tesislerden devre tatil satın aldığını,sözleşmenin haksız şartlar içerdiğini ileri sürerek devre mülk pay satış sözleşmesinin iptaline,ödenen 9.182,00 TL nin davalıdan tahsiline,bedeli tahsil edilen ancak teslim edilmeyen senetlerin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalıya tebligat çıkartılmamıştır.
Mahkemece, davanın devre mülk pay vaadi sözleşmesinin iptali talebinden ibaret olduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin taşınmazın aynına ilişkin olup 4077 Sayılı TKK. 2. maddesi dışında kaldığı, sözleşmenin şekil şartlarına uyulmaksızın yapılmış olması iddiası karşısında usulünce akdedilen bir sözleşme olmadığından davacının tüketici sıfatı kazanmadığı, taşınmazın aynına ilişkin olan iş bu davada HMK 12/1. Md. uyarınca Emet genel görevli hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine,talep halinde kararın kesinleşmesine müteakip dosyanın HMKnun 12/1 mad. uyarınca görevli ve yetkili Emet Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş,hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı ile davalı şirket arasından 14.01.2012 tarihli devre mülk sözleşmesinin imzalandığı hususu uyuşmazlık konusu değildir. Davacı,davalıdan devremülk Satın aldığını,sözleşme nedeniyle senetler düzenlendiğini ve 9.182,00 TL ödemede bulunmasına rağmen sentlerin iade edilmediğini,sözlemenin haksız şartlar içerdiğini ileri sürerek sözleşmenin iptali,ödenen bedelin tahsili ve bedelin ödenmesine rağmen iade edilmeyen senetlerin iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin taşınmazın aynına ilişkin olup 4077 Sayılı TKK. 2. maddesi dışında kaldığı, sözleşmenin şekil şartlarına uyulmaksızın yapılmış olması iddiası karşısında usulünce akdedilen bir sözleşme olmadığından davacının tüketici sıfatı kazanmadığı, taşınmazın aynına ilişkin olan iş bu davada HMK 12/1. Md. uyarınca Emet genel görevli hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine,talep halinde kararın kesinleşmesine müteakip dosyanın HMKnun 12/1 mad. uyarınca görevli ve yetkili Emet Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,tüketici işlemi;mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Somut uyuşmazlıkta davacı ile davalı arasındaki devre mülk satışına ilişkin sözleşme imzalandığı, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir.
6502 Sayılı Kanunun 73/4. maddesine göre,tüketici davaları, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesinde de açılabilir.
Hemen belirtmek gerekir ki, davacının eldeki davadaki talebi sadece sözleşmenin feshi ile uğradığını iddia ettiği maddi ve manevi zararlarının tahsiline ilişin olup, tapu iptal ve tescil gibi taşınmazın aynına ilişkin bir talebi bulunmamaktadır. Öte yandan yargılama esnasında da taşınmazın aynına ilişkin araştırmayı ve tartışmayı gerektirecek bir husus da yoktur. Bu itibarla, eldeki davanın taşınmazın aynına ilişkin dava gibi değerlendirilmesi mümkün değildir.
Hal böyle olunca da mahkemece görevli ve yetkili mahkemede açılan eldeki davanın esasına girilerek hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekir. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.