Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/39369 E. 2015/30442 K. 20.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/39369
KARAR NO : 2015/30442
KARAR TARİHİ : 20.10.2015

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davacı vekili avukat… ile davalı vekili avukat…’ın gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalıya.. hesabından 01.03.2011 tarihinde 2.000,00 TL; 08.04.2011 tarihinde 5.000,00 TL, 31.05.2011 tarihinde 19.000,00 TL olmak üzere toplam 26.000,00 TL’yi borç olarak gönderdiğini, davalının bu paraları iade etmediğini, bunun üzerine davalıya 26.09.2012 tarihli ihtarname gönderdiğini, ancak sonuç alamadığını davalı aleyine bahse konu alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, vaki itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın reddine 5,273,09 TL kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava,İcra ve İflas Kanununun İİK’nın 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 67 maddesinin 2.fıkrasına göre; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir”. Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir.Anılan yasa hükmüne göre,alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi,açıkça,takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır.Hemen belirtmek gerekir ki,alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu,borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir.Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davalı, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup,dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır. Hal böyle olunca,mahkemece, davalının bu istemi hakkında red kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının reddine,iki numaralı bent uyarınca hüküm fıkrasının birinci bendinde yer alan “…5.273,09 TL haksız takip tazminatının davacıdan alınıp davalıya verilmesine” cümlesinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 25,20 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.