Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/39221 E. 2014/33876 K. 03.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/39221
KARAR NO : 2014/33876
KARAR TARİHİ : 03.11.2014

MAHKEMESİ : Mersin 1. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 18/03/2014
NUMARASI : 2013/1047-2014/308

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı davalı bankadan konut kredisi kullandığını daha sonra faizlerin düşmesi nedeniyle kredisini yapılandırdığını, gerek ilk kullanım gerekse yapılandırma sırasında kendisinden masraf adı altında 4750,00 TL kesinti yapıldığını ileri sürerek haksız kesintinin avans faizi ile tahsilini istemiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemce davanın kısmen kabulüne 4000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı yanca temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere 10.04.1992 tarih 1991-7 Esas 1992-4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli karar uyum içinde olmalıdır. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 6100 sayılı HMK 294 ve 297 maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 6100 sayılı HMK 297/son maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu belirtilmiş yine anılan kanunun 298/2.maddesi gereğince de; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olmayacağı belirtilmiştdir.
Hüküm gerekçesine, davacıdan yapılan haksız kesintinin 4250,00 TL olduğu belirtilmiş, kısa kararda ise 4000,00 TL.nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Gerekçeli karar ile kısa karar arasında çelişki oluşturulması HMK 297.maddesi gereğince, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenle, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 03.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.