Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/38757 E. 2015/31533 K. 02.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/38757
KARAR NO : 2015/31533
KARAR TARİHİ : 02.11.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacı, …. plakalı traktörün tamiri için aldığı parçalara ilişkin 27/09/2010 tarihli 4.320,69 TL bedelli bir adet faturadan dolayı davalıdan alacaklı olduğunu, davalının borcunu ödememesi üzerine tahsili için başlattığı icra takibine davalı tarafından itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, satış sözleşmesini ve borcu inkâr ederek her iki tarafın tacir olması durumunda faturanın ticari deftere işlenmiş olması durumunda davacı lehine delil sayılacağını kendisinin tacir olmadığını davacının sözleşme ilişkisini ancak yazılı delille ispatlaması gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile itirazın iptaline, asıl alacağın % 20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı faturaya dayalı icra takibine vaki itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açmış, davalı fatura konusu satışı inkâr etmiştir. Mahkemece, bilirkişi raporları esas alınmak suretiyle, davacının defterlerinin usulüne uygun olarak tutulması, faturaların kayıtlanması, tanık beyanları ve traktör üzerinde yapılan keşifte faturaya konu edilen parçaların değiştirilmiş olduğunun saptanması davanın kabulüne gerekçe gösterilmiştir.
Davalı satım akdini inkâr ettiğine göre ispat yükü davacıdadır. Medeni Kanun’un 6. maddesi gereğince, herkes iddiasını ispatla yükümlü olup, davacı da, davalıdan alacaklı olduğunu yasal delillerle kanıtlamak zorundadır.
Davalı savunmasında, iş bu davada dayanılan faturaya konu satış sözleşmesini kabul etmediğine göre, davada ispat yükü, alacaklı olduğunu iddia eden davacı tarafa aittir.
Hemen belirtmek gerekir ki, takibe dayanak olarak gösterilen fatura borçlunun imzasını taşımayıp, alacaklı tarafından tek taraflı olarak düzenlendiğinden, alacağın varlığını ispat etmek için yeterli değildir.
Yanlar arasındaki satım akdi bir hukuki işlem olması nedeniyle davacının teslim olgusunu HUMK’nun 288 ve 289. maddeleri (HMK md. 200) uyarınca kesin delillerle kanıtlaması gerekirken, mahkemece fatura konusu malların satışı ve traktörün tamiri için yapılan değişimin hukuki fiil olarak kabul edilerek, üstelik davalı tarafın muvafakatı da bulunmadığı halde takdiri bir delil olan tanık dinlenilmesi yoluna başvurulamaz.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının dava konusu satış ilişkisini ispatladığının kabulü mümkün değildir. Mahkemece değinilen bu yönler gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 73,80 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.