Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/38745 E. 2015/31884 K. 04.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/38745
KARAR NO : 2015/31884
KARAR TARİHİ : 04.11.2015

MAHKEMESİ : İstanbul 6. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 18/03/2014
NUMARASI : 2013/1782-2014/421

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı, davalıdan 11/10/2010 tarihinde 3.000,00 TL bedelle bir koltuk takımı satın aldığını, koltuk takımının ayıplı çıkması üzerine davalıdan parasının iadesinin istendiğini, davalının kabul etmemesi üzerine, Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurduğunu, hakem heyetinin bedel iadesine karar verdiğini, İstanbul 7. İcra Müdürlüğü’ nün 2012/21153 esas sayılı dosyası üzerinden takibe koyduğunu, davalının borca itiraz ederek takibi durdurduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konulan alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul 7. İcra dairesinin 2012/21153 sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile, takibin asıl alacak miktarı olan 3.000,00 TL üzerinden devamına, asıl alacak miktarı olan 3.000,00 TL ye yasal faiz uygulanmasına, inkar tazminat talebinin reddine, ayıplı ürünün iadesine, karar verilmiş hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ;Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davalının temyiz itirazlarının reddine,iki numaralı bent uyarınca mahkeme kararının hüküm bölümünün birinci bendinde yer alan “ inkar tazminatı talebinin reddine,” cümlesinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine aynen “Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 152,93 TL. kalan harcın davalıdan alınmasına, 04.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.