YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/38413
KARAR NO : 2015/31627
KARAR TARİHİ : 02.11.2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 03.04.2008 tarihinde sağ el başparmağında meydana gelen cam kesiği nedeniyle davalılardan … hastanesinde tedavi olduğunu, ilk müdehaleyi Dr. …, ikinci müdehaleyi …in yaptığını, yapılan müdehalelerde inanılmaz ağrılar çektiğini, ağrıların daha da artması nedeniyle başka bir hastaneye gittiğini ,burda yapılan tetkikte tendonlarının kesilmiş olduğunu, ilk dikişi atan doktorun tendonlarla birlikte kaslarıda diktiğini, ikinci müdehaleyi yapan doktorunda bu durumu fark etmeyerek tedaviye devam ettiğini, bu nedenden dolayı parmağında güç kaybı başladığını,acil ameliyat olduğunu, 2 ay süreyle geçici iş göremezlik raporu aldığını, çalışamadıgını ve tedavi için masraflar yaptığını, müdehaleyi yapan hekimlerin gerekli dikkat ve özeni göstermediğini, bu nedenle davalılardan fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 1000 TL maddi ve 15.000 TL manevi toplamda 16.000 TL tazminatın davalılardandan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 608,40 maddi tazminat ile 2000 TL manevi tazminatın davalılardandan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılardan … ile … tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Yine, 6100 sayılı HMK.nun 294.maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK.nun 298/2 maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda; mahkemece kararın gerekçe kısmında davacının iş ve gücünden 1 ay süre ile geri kaldiğı, iş ve gücünden geri kaldığı dönem içerisinde aylık maaşının 608,40 tl olması nedeniyle iş görmezlik zararının 608,40 TL olduğu, davacının hastane masrafları … tarafından ödenmişsede … Hastanesine ekstradan 570 Tl Fark ödediği ve bu bedelinde davalılar tarafından karşılanması gerektiği ancak karar verilirken bu durumun sehven unutulduğu ifade edilirken, hüküm kurulurken “davacınınmaddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 608.40 TL nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine ” denilerek hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulması usul ve yasaya aykırı olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacının ve davalıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davacının ve davalıların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 99,00 TL harcın davalılara, 25,20 TL harcın davacıya iadesine, 02/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.