Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/3834 E. 2014/17538 K. 03.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3834
KARAR NO : 2014/17538
KARAR TARİHİ : 03.06.2014

MAHKEMESİ : Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/09/2012
NUMARASI : 2011/134-2012/289

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, dava dışı 3. kişinin bankadan çekmiş olduğu tüketici kredi sözleşmesini davalı ile birlikte kefil sıfatı ile imzaladıklarını, kredinin ödenmemesi nedeniyle alacaklı banka tarafından icra takibi yapıldığını, takip nedeniyle borcu ödemek zorunda kaldığını, kefalet nedeniyle davalının borcun yarısından sorumlu olduğunu, yaptığı ödemenin yarısın tahsili için davalı aleyhine takip yaptığını, davalının icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, açılan davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddine dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ile davalının asıl borçlu F.K. banka ile yaptığı tüketici kredisi sözleşmesini kefil olarak imzaladıkları, kredi borcunun taksitlerinin ödenmemesi üzerine alacaklı bankanın asıl borçlu ve kefiller aleyhine icra takibine giriştiği, borca kefil olan davacının borcu ödediği ve ödediği kısmın yarısının tahsili için diğer kefil olan davalı aleyhine takip yaptığı, takibe itiraz üzerine iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasanın 10.maddesinin 3.fıkrasında “Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemez” düzenlemesini yapılmıştır. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup emredici hükümlerin mahkemece re’sen dikkate alınması zorunludur. Bu yasal düzenleme doğrultusunda alacaklı bankanın asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp takip semeresiz kalmadıkça kefilden borcun ifasını istemesi mümkün değildir. Somut olayda alacaklı banka tüketici kredisinin borcunun ödenmemesi nedeniyle asıl borçlu ve kefilleri olan iş bu davanın davacısı ve davalısı aleyhine Zonguldak 1.İcra Müdürlüğü’nün 2008/83 esas sayılı dosyasında takibe girişmiş olup kefil olan davacı ve davalının itiraz etmemesi nedeniyle takip kesinleşmiştir. Alacaklı banka, anılan yasa gereğince kefillere ancak asıl borçluya karşı yapılan takiibin sonuçsuz kalması halinde başvurulabilir. Bu nedenle alacaklı bankanın kefiller aleyhine yaptığı icra takibinin yasaya aykırı olduğunun kabulü gerekir. Davacının yasaya aykırı olarak yapılan icra takibi nedeniyle gerçekleştirdiği ödemeyi sorumluluğu oranında davalıya rücu etmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Hal böyle olunca: mahkemece, davacının yasaya aykırı icra takibi nedeniyle yaptığı ödemeyi sorumluluğu çerçevesinde davalıya rücu etmesinin yasal olarak mümkün olmadığı kabul edilerek açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulü yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.