Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/37538 E. 2014/33022 K. 27.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/37538
KARAR NO : 2014/33022
KARAR TARİHİ : 27.10.2014

MAHKEMESİ : Ankara 11. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 11/07/2014
NUMARASI : 2013/2625-2014/1751

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, davalı bankadan konut kredisi kullandığını, bankanın kendisinden yapılandırma ve dosya masrafı adı altında toplam 1600TL fazla para tahsil ettiğini belirterek bu meblağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; 16.05.2014 tarihli dilekçe ile talebini ıslah ederek 4616,69 -TL’ye çıkarmıştır.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 297. maddenin 2. fıkrası ile “Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü getirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek Mahkemece, kısa kararda “davanın kabulüne ,1600 Tl nin dava tarihinden,3016,69 Tl nin ise ıslah tarihi olan 16.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ”yazılmasına rağmen gerekçeli kararın hüküm kısmında “davanın kabulüne ,1600 Tl nin dava tarihinden,3016,69 Tl nin ise ıslah tarihi olan 16.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine”yazıldığı, böylece tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1. Bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde davalıya iadesine, 27.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.