Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/37326 E. 2015/28485 K. 05.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/37326
KARAR NO : 2015/28485
KARAR TARİHİ : 05.10.2015

MAHKEMESİ : İstanbul 28. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20/09/2013
NUMARASI : 2012/35-2013/247

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, hamile bir kadın tarafından 23.11.2010 ve 08.02.2011 tarihlerinde iki kez olmak üzere davalı kurum güvencesinden yararlanan dava dışı H.. D…’in kimliği kullanılarak kadın doğum servisinden hizmet alınması ve bu hizmet bedellerinin davalı kuruma fatura edilmesi nedeniyle Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 5.1.4 maddesi gereğince davalı kurum tarafından uygulanmasına karar verilen cezai şarta ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğunu, muayene olanın Halime’ye ait sahte kimlikle bankoya başvurması ya da o şahsın H.. D..’le birlikte bankoya gelinmesi ve üst katta bulunan servise muayenesi sonucu hileli durum nedeniyle durumun fark edilemediğini, hastane personelinin kusur ya da kastının bulunmadığını ileri sürerek kurum alacağından mahsup edilen toplam 20.066,96 TL’nin mahsup tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, uygulanan cezai şartın 2. fiil olduğuna ilişkin işlemin sözleşmeye aykırı olduğunun tespiti ve iptalini talep etmiştir.
Davalı, işlemin hukuka ve sözleşmeye uygun olduğunu, davacının kimlik kontrol etme yükümlülüğüne aykırı davrandığını savunarak davanın reddini dilemiştir. 
Mahkemece, davanın kabulü ile davalı kurumun cezai şart uygulanmasına ilişkin cezai şartın 2. fiil olduğuna ilişkin işlemin sözleşmeye aykırı olduğunun tespiti ve işlemin iptaline, 20.000,00 TL cezai şart ve 66,96 TL KDV olmak üzere toplam 20.066,96 TL’nin mahsup tarihinden itibaren işleyecek değişken oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.  
Taraflar arasında Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi bulunduğu, kimliği tespit edilemeyen hamile bir kadının dava dışı davalı kurum güvencesinden yararlanan H.. D..’in kimlik bilgilerini kullanarak davacı hastanenin kadın hastalıkları ve doğum servisinden muayene hizmeti aldığı ve bu hizmet bedellerinin davalı kuruma fatura edildiği, davalı kurum tarafından sözleşmenin 5.1.4 maddesi gereğince 20.066,96 TL cezai şart uygulanmasına karar verildiği tüm dosya kapsamı ile sabittir.
Davacı, muayene olanın Halime’ye ait sahte kimlikle bankoya başvurması ya da o şahsın H.. D..’le birlikte bankoya gelinmesi ve üst katta bulunan servise muayenesi sonucu hileli durum nedeniyle durumun fark edilemediğini, hastane personelinin kusur ya da kastının bulunmadığını ileri sürerek davalı kurumun işleminin iptalini istemektedir. Davalı ise davacı hastanenin kimlik tespiti yapmadan sağlık hizmeti sunduğunu, kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, H.. D.. isimli kişinin kimlik bilgilerinin kullanılarak bir başkasına sağlık hizmeti verilmesinde davacı hastane personelinin kasıt ve ihmali olmadığına dair kanaati içeren ve davacının ileri sürdüğü ihtimaller üzerine görüşünü inşa eden, bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, sağlık hizmeti sunucusu olan davacı hastanenin genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sağlık hizmeti sunumu aşamasında ibraz edilen kimlik belgelerinin başvuran kişiye ait olup olmadığını kontrol yükümlülüğü bulunup bulunmadığı ve bu yükümlülüğünün kapsamı noktasındadır. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle yasal mevzuata göz atılmalıdır.
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 71. maddesinde; “Sağlık hizmeti sunucuları, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sağlık hizmeti sunumu aşamasında (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra), 67 nci maddenin üçüncü fıkrasında sayılan belgeleri ve bu belgelerin başvuran kişiye ait olup olmadığını kontrol etmek zorundadır. Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin kendi adına bir başkasının sağlık hizmeti almasını veya Kurumdan haksız bir menfaat temin etmesini sağlaması yasaktır. Bu fiilleri işleyenlerden Kurumun uğradığı zararın iki katı kanunî faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilir ve ilgililer hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanır.”
Olay tarihinde yürürlükte olan Sağlık Uygulama Tebliği’nin (SUT) 3.1.2. maddesinde; “Sağlık kurum ve kuruluşları, Kurum sağlık yardımlarından yararlandırılan kişilerin müracaatı aşamasında (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra) nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı, pasaport veya verilmiş ise Kurum sağlık kartı belgelerinden biri ile kimlik tespiti yapacaktır. Kimlik tespiti yükümlülüğünü yapmayan ve bu nedenle bir başka kişiye sağlık hizmeti sunulması nedeniyle Kurumun zarara uğramasına sebebiyet veren sağlık hizmeti sunucularından uğranılan zarar geri alınır.”
Taraflar arasında düzenlenen Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 5.1.4 maddesinde; “Kurum tarafından sağlık yardımları karşılanmayan kişilere sundukları sağlık hizmetini kurum tarafından sağlık yardımları karşılanan kişiler üzerinden Kuruma fatura ettiğinin Kurumca tespit edilmesi halinde; bu hizmet bedelinin 10.000-TL’den az olmamak şartıyla beş katı tutarında cezai şart uygulanır.”
Hükümleri bulunmaktadır. 
Bu düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; Sağlık hizmeti sunucusu olan davacının, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sağlık hizmeti sunumu aşamasında (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra) nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı, pasaport veya verilmiş ise Kurum sağlık kartı belgelerinden biri ile kimlik tespiti yapmak ve bu belgelerin başvuran kişiye ait olup olmadığını kontrol etmek yükümlülüğü bulunmaktadır.
H.. D.. isimli kişinin kimlik bilgilerinin kullanılarak bir başkasına sağlık hizmeti verilmesinde, davacı hastanenin kadın hastalıkları ve doğum servisinden iki kez muayene hizmeti alınmasında, kimlik kontrolü yapılmış olsa idi H.. D..’in bekâr olduğunun kolayca tespit edilebileceği, yine nüfus cüzdanındaki resimlerden de kimlik kartının başvuran kişiye ait olup olmadığının kolayca anlaşılabileceği, bunun için bir uzmanlığa gerek olmadığı, 3. kişilerin sahte nüfus cüzdanı kullanarak davacı kurum çalışanlarının iradelerinin sakatlanmasına yol açtıkları yönünde dosyada kanıt bulunmadığı ve davacı kurumun kimlik kontrol etme yükümlülüğünü yerine getirmeyerek davalı kurumu zarara uğrattığı tüm dosya kapsamı ile sabittir. Hemen belirtmek gerekir ki zararın tazmini için kimlik kontrol etme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi yeterli olup ayrıca kasıt unsuru aranmayacaktır. Hal böyle olunca mahkemece, davalı kurum tarafından uygulanan cezai şartın yerinde olması nedeniyle davanın reddine hükmedilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.  
   SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 5.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.