Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/36592 E. 2015/29225 K. 08.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/36592
KARAR NO : 2015/29225
KARAR TARİHİ : 08.10.2015

MAHKEMESİ : Kadirli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/02/2013
NUMARASI : 2013/20-2013/120

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat M.. B.. B.. ile davalı G.. F.. Üretim AŞ vekili avukat O.. C.. Y..’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, 15.4.2009 tarihinde davalıdan satın aldığı C.. T.. F1 cinsi karpuz tohumunu tarlasına ekip geriği gibi baktığı halde, yetişmediği gibi 24.7.2009 da yaptırdığı tesbitte karpuz meyve yanığı hastalığı olduğunun tesbit edildiğini, kendisine hastalıkla bulaşık fidelerin satılması nedeniyle 149.082,37 TL zararının faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, sorumluluğu olmadığı gibi, TTK. un 25/3 maddesi ve BK. nun 198.maddesi hükmüne göre süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, TTK. nun 25/3 maddesi uyarınca 8 günlük sürede ve BK. nun 198. maddesi uyarınca derhal ayıp ihbarında bulunulmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı G.. Fidenin ürettiği ve sattığı karpuz fidelerinin hastalıkla bulaşık olması nedeniyle zararının tahsili için eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, her iki taraf için de ticari sayılan bir sebebe dayandığından davanın ticari dava mahiyetinde olduğu belirtildikten sonra, TTK.nun 25/3. maddesindeki 8 günlük ihbar süresine ve BK. nun 198.maddesindeki derhal ihbar mükellefiyetine uyulmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı dava dilekçelerinde kendisini çiftçi olarak tanımlamıştır. Davacının tacir olduğu konusunda dosyada bir araştırma yada delil bulunmadığından davacının dosya kapsamına göre çiftçi olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davacı hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanamaz. 5553 sayılı Tohumculuk Kanununun kapsam başlıklı 2.maddesinde “ Bu Kanun; tarla bitkileri, bağ-bahçe bitkileri, orman bitki türleri ve diğer bitki türleri çoğaltım materyaline ait çeşitlerin ve genetik kaynakların kayıt altına alınması, tohumlukların üretimi, sertifikasyonu, ticareti, piyasa denetimi ve kurumsal yapılanmalar ile ilgili düzenlemeleri kapsar.”şeklinde düzenleme getirilmiştir. Tohum ve türevlerinin üretim ve satışı, gerekli izinlerin alınmasının bu kanun kapsamında düzenlendiği de gözetildiğinde, kanunun bu süreçte yer alanlar için uygulanması gerekir. Yine, 5553 sayılı Tohumculuk Kanununun 11.maddesinde” Fiillerinin ayrıca suç sayılma hâli saklı kalmak üzere, zarara neden olan kusurlu tohumluğu üreten, satan, dağıtan, ithal eden veya başka şekilde piyasaya süren gerçek veya tüzel kişiler, meydana gelen zararı müteselsilen tazmin etmekle yükümlüdür. Bunlar zararı, kusurları oranında birbirlerine rücu edebilirler.
Dava, zarara uğrayanın zarara uğradığının tespit edilmesinden itibaren altı ay içinde, her hâlde zararın meydana gelmesinden itibaren iki yıl içinde açılabilir.” hükmünü içermektedir. Dava konusu karpuz fidelerinin gelişmeyip çürümeye başlaması üzerine davacı mahkeme aracılığı ile tesbit yaptırmış, tesbit dosyasında alınan bilirkişi raporlarının tebliği ile dava konusu zararın karpuz fidelerindeki bakteriyel hastalıktan ileri geldiği öğrenilerek eldeki dava açılmıştır. Mahkemece tarafların sorumluluklarının ve süresinde dava açılıp açılmadığı hususlarının 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Davacının, 31.7.2009 tarihinde tesbit yaptırdığı ve zararını öğrendiği, 5553 Sayılı Kanunun 11.maddesinde yazılı 6 aylık süre içinde eldeki davasını açtığı kaldı ki davacının alıcı olarak iğfal edildiğini iddia ederek delil olarak gösterdiği ceza davası dosyasında “2009 yılındaki yurt içinde satılan tohumların ayıplı olduğu yurt dışındaki üretici firma tarafından bildirildiği halde, İstanbul Bayii tarafından sahte uygunluk raporu alınarak satışa sunulduğu iddiası” ile dava açıldığı Adana 15.Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/425 esaslı davasında yargılandıkları, davacının adının da mağdur olarak geçtiği hususları gözetildiğinde eldeki davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece taraf delilleri toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 24.30 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.