Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/36568 E. 2015/31670 K. 03.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/36568
KARAR NO : 2015/31670
KARAR TARİHİ : 03.11.2015

MAHKEMESİ : Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/01/2014
NUMARASI : 2012/596-2014/32

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı ile aralarındaki vekalet ilişkisine dayanarak davalının icra dosyasını takip ettiğini, davalının karşı taraf ile anlaşarak feragat etmesi nedeniyle vekalet ücretini alamadığını, alacağının tahsili amacıyla başlatmış olduğu icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek icra takibine vaki itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalının Bursa 17. İcra Müdürlüğünün 2011/9406 E. sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, icra inkar tazminatının reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra – inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
2-Yine davacı lehine karar tarihinde yürülükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 12. maddesi uyarınca 1,500 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 500,00 TL. vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle mahkeme kararının hüküm bölümünün 2. bendinde yer alan “Alacak likit bulunmadığından icra inkar tazminatına yer olmadığına“ ibaresi hükümden çıkartılarak yerine “asıl alacağın %20’si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” cümlesinin yazılmasına, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm bölümünün 6. bendinde yer alan “AAÜT uyarınca takdir olunan 500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı vekiline ödenmesine,” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine “AAÜT uyarınca takdir olunan 1.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,“ söz ve rakamlarının yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 03.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.