Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/36353 E. 2014/35021 K. 10.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/36353
KARAR NO : 2014/35021
KARAR TARİHİ : 10.11.2014

MAHKEMESİ : Çay Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/01/2013
NUMARASI : 2012/278-2013/30

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, 04.10.1999’da davalıların zilyetliğinde bulunan dört adet tarlanın zilyetliğini 85.000 DM karşılığında devraldığını, davalılarla para faizsiz tarla icarsız sözleşmesi düzenleyerek bu sözleşmenin 5 yıl geçerli olacağını kararlaştırdıklarını, ekte sunduğu sözleşme gereğince 1999-2006 yılları arasında tarlaları kullandığını, ancak aksine bir sözleşme yapmadıkları halde 2006 yılının Ekim ayında davalıların tarlaları kullanmaya başladığını, tarlaların halen davalılar tarafından kullanıldığını, davalıların sözleşme gereği kararlaştırılan 25.000 DM cezai şartı ödemediği gibi, sözleşme bedeli olan 85.000 DM’ı da iade etmediklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları ve döviz kuru farklarından doğacak hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL nın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı S.. T.., davacıyı tanımadığını, davacı ile sözleşme de yapmadığını, diğer davalı eşinin ölü olduğunu, taşınmazların 3. kişilere ait olduğunu, tarafından kullanılmasının da mümkün olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalı H.. T..’ın davanın açıldığı tarihte ölü olması nedeniyle bu davalı hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine; taraflar arasında düzenlendiği iddia edilen sözleşmedeki imzanın davalı Senem’e ait olup olmadığı konusunda yapılan bilirkişi incelemesinde imzanın Senem’e ait olup olmadığının tespit edilemediği, rapordaki tespit edilememe halinin davalı lehine yorumlanması gerektiği gerekçesi ile davalı S.. T.. hakkında açılan davanın sübut bulmadığından reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davacı eldeki dava ile, davalılarla imzaladığı 04.10.1999 tarihli sözleşmeye dayanarak, davaya konu dört adet tarlanın zilyetliğini devralarak 2006 yılına kadar tarlaları kullandığını, aksine bir sözleşme olmadığı halde davalıların, 2006 yılından itibaren taşınmazları kendilerinin kullandığını ileri sürerek sözleşmede öngörülen cezai şart bedeli ile ödediği sözleşme bedelinin iadesini istemiş, davalı Senem ise davacı ile sözleşme yapmadığını savunarak akdi ilişkiyi inkar etmiştir. Mahkemece, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan raporda sözleşmedeki imzanın davalı Senem’e ait olup olmadığı yönünde verilen tespit edilememe halinin davalı lehine yorumlanması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, Medeni Kanunun 6. maddesi gereğince, herkes iddiasını ispatla yükümlü olup, davacı da davalılarla sözleşme yaptığını yasal delillerle kanıtlamak zorundadır. Davacı tarafından sunulan 04.10.1999 tarihli sözleşmedeki imzanın davalı Senem’e ait olup olmadığı tespit edilememiştir. HUMK’nun 288.(HMK 200) maddesine göre müddeabihin miktarına göre somut olayda tanık dinlenemez. Bu durumda davacının davalı Senem yönünden iddiasını senetle ispat edememiştir. Ne var ki, davacının delilleri arasında “vesair deliller” denilmek suretiyle yemin deliline de dayandığı anlaşılmakla, davacının davalıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.