Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/36303 E. 2014/36012 K. 17.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/36303
KARAR NO : 2014/36012
KARAR TARİHİ : 17.11.2014

MAHKEMESİ : Ankara 5. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 22/11/2012
NUMARASI : 2012/72-2012/1257

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacılar,taşınmazların bulunduğu sitenin güvenliğinin davalı şirket tarafından sağlandığını,04.12.2011 tarihinde evde bulunmadıkları sırada birinci katta bulunan balkon kapısının kırılması suretiyle yapılan hırsızlık sonucu eşyalarının çalındığını,yeterli güvenlik hizmeti verilmemesi nedeniyle bu olayın gerçekleştiğini ve davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek;fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle 1.000 TL maddi ve 8.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı savunmasında,site yönetimi ile yapılan güvenlik sözleşmesinin 1. maddesine göre meskenler içindeki menkul mallar ile ve zati eşyaların koruma kapsamına dahil olmaması nedeniyle sorumlu olmadığını savunmuştur.
Mahkemece sözleşme hükümlerine göre davacıların meskeninden çalınan eşyalar nedeniyle davalının bir sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar,davalı şirket tarafından güvenlik hizmeti verilen sitede bulunan taşınmazlarında meydana gelen hırsızlık nedeniyle oluşan zararlarının tazminini talep etmişlerdir.Davacılara ait taşınmazda meydana gelen hırsızlık olayına ilişkin yapılan soruşturma kapsamında hazırlanan 04.12.2011 tarihli olay yeri inceleme raporunda,giriş katta bulunan taşınmazın balkon kapısı zorlanarak,balkon kapı camı kırılmak suretiyle girildiğinin tespit edildiği,hırsızlık eylemini gerçekleştiren kişinin soruşturma ve yargılama kapsamında alınan ifadelerinde binanın dış kısmında bulunan korkuluklardan tırmanarak camıNI kırdığı balkon kapısından içeriye girmek suretiyle hırsızlık eylemini gerçekleştirdiğini beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Davalı tarafından verilen hizmete ilişkin yapılan özel güvenlik hizmet sözleşmesinin sorumluluk ara başlıklı 2. maddesinde davalı şirketin 1. maddede belirtilen kapsamda güvenlik hizmeti vereceği,kapsam ara başlıklı 1. maddesinde ise “D.. konutlarına ait bina,tesis,sosyal tesis,çocuk bahçesi,oyun-spor alanları,araç-gereç,(bisiklet-motosikllet-otomobil,meskenler içindeki menkul mallar ve zati eşyalar hariç),otopark,kapalı garaj,idari birimler vs.. gibi yerler ve sakinler…kapsar.” şeklinde düzenleme yapıldığı,sözleşmenin eki olarak imzalanan koruma ve güvenlik yönetmeliğinin özel güvenlik görevlerinin görevleri ara başlıklı bölümün 9.maddesinde davalı şirketin çevrenin ve yaklaşma istikametlerinin kontrolünü yaparak,izinsiz girişleri tespit ederek müdahale etmek suretiyle yakın çevre emniyetinin sağlanacağı şeklinde düzenleme yapılmış olup,sözleşme ve eklerindeki diğer düzenlemeler kapsamında davalının taşınmazın bulunduğu site içindeki güvenliği sağlayarak siteye izinsiz girişleri önlemek ve site güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğu anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlığa konu davacılara ait taşınmazda meydana gelen hırsızlık olayının dosyada mevcut ceza soruşturma dosyası içeriği itibariyle site dışında ikamet eden dava dışı şahıs tarafından site içine izinsiz girilmek suretiyle site bahçesinden davacının giriş katında bulunan taşınmazının balkonuna ulaşılarak balkon kapısı zorlanarak kapı camı kırılmak suretiyle gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.Hırsızlık olayının gerçekleşme şekli dikkate alındığında,davalı şirketin güvenlik hizmetine ilişkin site bahçesi ve açık alanlardaki ortak kullanıma ayrılmış kısımlara izinsiz girişleri önleme yükümlülüğü kapsamında görevini yerine getirmemesi nedeniyle hırsızlık eyleminin gerçekleştiği ve davalının bu kapsamda sorumlu olduğunun kabulü gerekir.Hal böyle olunca mahkemece davalı şirketin meydana gelen zarardan sorumlu olduğu gözetilerek,meydana gelen zararın miktarının tespitine ilişkin yapılacak araştırma sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hatalı değerlendirmeye dayalı olarak davanın reddine dair hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, 17.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.