Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/3598 E. 2014/19274 K. 16.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3598
KARAR NO : 2014/19274
KARAR TARİHİ : 16.06.2014

MAHKEMESİ : Karşıyaka 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/10/2013
NUMARASI : 2012/216-2013/556

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı; Avukat olduğunu, davalının vekili sıfatıyla dava dosyalarını takip ettiğini, ancak haksız olarak azledildiğini, ücretinin de ödenmediğini, vekalet ücretinin tahsili için Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğünün 2012/1399 Esas sayılı dosyası ile yürütülen icra takibine ise davalının haksız şekilde itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptalini %40 icra inkar tazminatını davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı; azlin haklı nedenlere dayandığını bu nedenle davacının vekalet ücretini hak etmediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacı avukatın takip ettiği dosyalardaki ihmallerinin davalının hak kaybına neden olmadığı yine bu durumların olağan meslek (görev) aksamaları niteliğinde bulunduğu, bu nedenle azlin haklı olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğünün 2012/1399 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline karar verilmiş hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Avukatın, vekil olarak borçları mülga 818 sayılı B.K 389 ve devamı maddeleri ile 6098 sayılı T.B.K 505 v.d maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, mülga 818 sayılı B.K 390 ve 6098 sayılı T.B.K 506 maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özenle ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık
Kanununun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Borçlar Kanununda düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır. Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” Hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; taraflar arasındaki vekaletnamenin 09.06.2010 tarihli olup, vekalet ilişkisinin 05.09.2011 tarihli azilname ile sona erdiği anlaşılmaktadır. Davacı avukat, azlin haksız olduğunu ileri sürerken davalı ise, davacının görevini sadakat ve özenle yerine getirmediğini, davaları takip etmediği için davaların müracaata kaldığını, kendisini zarara uğrattığını belirterek azlin haklı olduğunu savunmuştur. O halde taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık, azlin haklı olup olmadığı ile ilgili olup, ancak bunun sonucuna göre davalının vekalet ücreti ödemekle yükümlü olup olmadığına karar verilebilecektir.
Mahkemece, yargılama esnasında aldırılan bilirkişi raporundaki açık tespitlere ve azlin haklı olduğu noktasındaki belirlemeye rağmen gerekçeli kararda, az yukarıda değinildiği üzere, “davacı avukatın takip ettiği dosyalardaki ihmallerinin davalının hak kaybına neden olmadığı yine bu durumların olağan meslek (görev) aksamaları niteliğinde bulunduğu” şeklindeki genel ve soyut ifadelerle azlin haksız olduğu kabul edilerek hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacı avukatın davalı vekili sıfatıyla takip ettiği dava dosyalarında duruşmalara katılmayarak dosyaların müracaata kalmasına neden olduğu, delil listesinin hazırlanmasında özensiz davrandığı, yine mahkemece kendisine verilen kesin süre içinde istenilen açıklamaları mahkemesine vermediği, ara kararlarının gereğini yerine getirmediği dosya kapsamından ve bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacı avukat haklı nedenlerle azledildiği için Avukatlık Kanunu’nun 174/2. maddesi hükmüne göre davalıdan hiçbir ücret isteyemez. Mahkemece, davacının haklı azil nedeniyle ücret isteyemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 176.00 TL harcın istek halinde iadesine, 16.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.