Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/35899 E. 2015/28252 K. 05.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/35899
KARAR NO : 2015/28252
KARAR TARİHİ : 05.10.2015

MAHKEMESİ : Yıldızeli Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/07/2014
NUMARASI : 2014/103-2014/523

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı ile davalı M.. L.. avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıların murisi Hamit’in 14.04.2006 tarihli alım satım senedi ile, adına kayıtlı 820 m2 lik arsasından 300 m2 lik kısmını 10.000,00 TL bedelle satmayı vaadettiğini, murisin kendisinden 10.000,00 TL almasına rağmen 240 m2 lik arsa verdiğini, anlaşmaya göre 60 m2 lik arsa bedelinin 2.000,00 TL ettiğini, bu zamana kadar bu parayı veya 60 m2 arsayı vermesi için muris ve davalılara başvurduysa da olumsuz yanıt aldığını ileri sürerek, 2.000,00 TL nın tahsil edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı M.. L.., davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacı ile davalılar murisinin, 21 nolu parselin 300 m2 lik kısmının satışı konusunda anlaşarak aralarında senet düzenledikleri, senet düzenlenirken taşınmazın tapusunun henüz olmadığı, taşınmaz muris adına kayıtlıyken 2009 da muris tarafından 3194 SY’nın 15 ve 16. mdleri gereğince isteğe bağlı olarak ifraz yola terk işlemi yaptırılarak iki ayrı parsele ifraz edildiği ve bu parselden toplamda 80,53 m2 lik kısmın yola terk edildiği, ifrazdan belli bir süre sonra muris tarafından davacıya tapuda satış işleminin gerçekleştirildiği, gerek sözleşme içeriğinden, gerekse tanık beyanlarından yola terk işlemi yapılırken yola terk edilen kısım haricinde kalan 300 m2 lik kısmın davacıya verileceği konusunda açıklık olmadığı, davacının imarsız tapusuz taşınmazı satın aldığı, bu durumun kendince bilindiği, imar esnasında ifraz işlemi yapılırken taşınmazın belirli bir kısmının yola terk edileceğini bilebilecek durumda olduğu, davacının iddiasını somut herhangi bir delille ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı M.. L.. tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, davalıların murisi ile imzaladıkları alım senediyle muris tarafından 300 m2 ye satılan yerin 60 m2’sinin eksik teslim edildiğini ileri sürerek, 60 m2’ye tekabül eden 2.000,00 TL nın tahsili için eldeki davayı açmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, ancak davada kendisini vekil ile temsil ettiren davalı M.. L.. yararına vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiği halde, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HMK.’nın 370. maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenle, temyiz edilen kararın hüküm fıkrasına “Davalı M.. L.. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 12/1 maddesi uyarınca 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” cümlesinin eklenmesine, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan 25,20 TL harcın taraflara iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.