Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/35097 E. 2015/36882 K. 16.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/35097
KARAR NO : 2015/36882
KARAR TARİHİ : 16.12.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, avukat olduğunu, 11.10.2011 tarihinde aldığı vekaletnameye istinaden davalı vekili olarak … Müdürlüğü’nün 2011/10717 Esas sayılı ve… . Müdürlüğü’nün 2011/7345 Esas sayılı icra dosyalarını takip ettiğini, davalının 29.03.2012 tarihinde kendisini haksız olarak azletmesi üzerine 35.000.00.TL vekaelt ücreti alacağının tahsili için icra takibi başlattığını, davalının bu takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek vaki itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı avukatın icra dosyalarını gerektiği gibi takip etmediğini, emek vermediğini, haklı olarak azlettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile takibin 18.428.90.TL asıl alacak üzerinden devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Avukatın, vekil olarak borçları dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’ nun 505 ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, adı geçen Kanunun 506. maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanunu’ nun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.”, yine “sadakat borcu” ile ilgili Avukatlık Kanunu’ nun işin reddi zorunluluğunu düzenleyen 38. maddesinin b bendinde “aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa” teklifi reddetmek zorunda olduğu hükmü ile Avukatlık Meslek Kurallarının 36. maddesinde “Bir anlaşmazlıkta taraflardan birine hukuki yardımda bulunan avukat, yararı çatışan öbür tarafın vekaletini alamaz, hiçbir hukuki yardımda bulunamaz” şeklindeki hükümler, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, 6098 sayılı TBK.’ nun 506. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır. Avukatlık Kanunu’ nun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Avukat bu durumda ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; Dava, vekalet ücreti alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacı avukat ile davalı arasında yazılı ücret sözleşmesi olmadan avukat olan davacının davalıya hukuki yardımlarda bulunduğu, vekalet ilişkisinin 29.03.2012 tarihli azille sona erdiği anlaşılmaktadır. Davacı avukat, azlin haksız olduğunu ileri sürerken davalı ise, davacının vekalet görevini özenle yerine getirmediğini, azlin haklı olduğunu savunmuştur. O halde taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık, azlin haklı olup olmadığı ile ilgili olup, ancak bunun sonucuna göre davalının vekalet ücreti ödemekle yükümlü olup olmadığına karar verilebilecektir. Davaya dayanak yapılan …Müdürlüğü’ nün … sayılı takip dosyasında, alacaklı davalı vekili olarak davacı avukatın 28.10.2011 tarihinde dava dışı şirket aleyhine 3 aylık kira bedeli, 2007-2012 arası yapılmayan kira artış bedeli ve faiz olmak üzere toplam 139.227.00.TL’ nın tahsili için 28.10.2011 tarihinde icra takibinde bulunduğu, takibin kesinleşmesine müteakip 07.11.2011 tarihinde haciz isteminde bulunup sadece menkul haczine gidildiği ve haczi kabil mal bulunmadığınıa dairi haciz tutanağının düzenlendiği bunun dışında herhangi bir talepte bulunulmadığı; . …. İcra Müdürlüğü’ nün … sayılı takip dosyasında davalı alacaklı vekili olarak dava dışı avukat tarafından 13.07.2011 tarihinde dava dışı şirket aleyhine 45.062.TL kira alacağı ve kira artırım bedeli alacağına istinaden ilamsız icra takibinde bulunulduğu, takibin kesinleşmesinden sonra davacı avukatın 25.10.2011 tarihinde icra dosyasına vekaletname sunup kapak hesabı yaptırdığı bunun haricinde 25.10.2011 tarihinden dava dışı borçlu şirket ile ilgili olarak…Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin…sayılı İflas dava dosyasında önceden yapılan tüm takiplerin durdurulması yönünde 19.12.2011 tarihinde verilen ara karara kadar herhangi bir işlem yapmadığı; buna göre davacı avukatın üzerine aldığı vekalet görevinin gereklerini tam ve sağlıklı olarak yerine getirmediği, davalının vekil olan davacıyı 29.03.2012 tarihinde yaptığı azilde haklı olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Az yukarıda da değinildiği gibi, Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olduğundan bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil, avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Bu itibarla somut olayda, 29.03.2012 tarihli azil itibariyle sonuçlanıp kesinleşen icra dosyası bulunmadığından, vekalet görevi tamamlanmadığından davacının tüm vekalet ücreti taleplerinin mahkemece reddine karar verilmesi gerekirken az yukarıda yazılı şekilde bu talebin kısmen kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.