Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/34359 E. 2014/29784 K. 30.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/34359
KARAR NO : 2014/29784
KARAR TARİHİ : 30.09.2014

MAHKEMESİ : Malatya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
TARİHİ : 17/07/2014
NUMARASI : 2014/579-2014/616

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı Bankadan konut kredisi kullandığını, kendisinden “dosya masrafı” ve “komisyon” adı altında kesinti yapıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 1.850,00 TL’nin kesintinin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 17.7.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile de talep miktarını 2.150,00 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece kısa kararda “davanın kabulüne, 2150,00 TL’nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Bankadan alınarak davacı tarafa verilmesine” şeklinde hüküm kurulurken, gerekçeli kararın “Hüküm” fıkrasında ise, “davanın kabulü ile 2.150,00 TL’nin kesinti tarihi olan 31.3.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalı Bankadan alınarak davacı tarafa verilmesine” şeklinde karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir.
Somut olayda mahkemece kısa kararda, hükmedilen alacağa “kesinti tarihinden itibaren” faiz yürütülmesine karar verilmişse de, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise “kesinti tarihi olan 31.3.2014 tarihinden itibaren” faiz yürütülmesine karar verilmiş olup, 31.3.2014 tarihinin, kısa kararda faiz başlangıcı olarak belirtilen kesinti tarihi değil, dava tarihi olduğu anlaşılmaktadır. Böylece kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır. Bu husus, az yukarda açıklanan kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup mahkemece, 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilebilmesi için usul ve yasaya aykırı olan hükmün bozulması gereklidir.
2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, (2) no’lu bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 146,90 TL harcın istek halinde iadesine, 30.9.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.