Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/34313 E. 2015/29910 K. 13.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/34313
KARAR NO : 2015/29910
KARAR TARİHİ : 13.10.2015

MAHKEMESİ : Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacılar, davalı şirketin müteahhitliğini yaptığı sitenin, tanıtım broşürlerinde yer alan vasıfları taşımadığını, taşınmazlar teslim alındıktan sonra, dairelerde ve ortak kullanım alanlarında, inşaatta kullanılan malzeme ve işçiliğin kalitesiz olması nedeniyle ayıpların ortaya çıkmaya başladığını, eksikliklerin davalıya bildirilmiş olmasına rağmen giderilmediğini ileri sürerek ıslahen 81.610,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, husumet ve zamanaşımı itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak ise dava konusu inşaatta herhangi bir ayıp bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 81.610,00 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm, davacılar ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacıların tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalının temyiz itirazları yönünden ise: Dava, binadaki bağımsız ve ortak bölümlerdeki ayıplı imalat ve eksik iş bedellerinin tahsiline ilişkin olup davacılar arasında … de bulunmaktadır. Bu tür davaların bizzat kat malikleri tarafından açılması gerekir. Hal böyle olunca mahkemece, site yönetiminin dava açma ehliyeti bulunmadığından .. .. Site Yönetimi yönünden aktif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
3-HMK’nun 297/2.ve 298/2. maddelerinde, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece, davanın ıslah edilmiş şekli ile kabulüne, 20.000,00 liranın 04/04/2012, 61.610,00 liranın 13/05/2014 ıslah tarihinden olmak üzere toplam 81.610,00(+eksik ve ayıpların giderildiğine ilişkin faturadaki KDV) lira alacağın ticarî faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacılara verilmesine karar verilmiştir. Kabulüne karar verilen bedelin hangi davacıya hangi oranda ödeneceği, KDV oranının ne olduğu hususları açıkça belirtilmeden hüküm kurulmuş olup, karar bu haliyle infazda tereddüt uyandıracak niteliktedir. O halde mahkemece, davası kabul edilen her bir davacıya ödenecek bedelin tapudaki hisseleri oranında belirlenerek ayrı ayrı gösterilmesi; KDV oranının da belirlenmesi suretiyle az yukarıda açıklanan yasa hükmüne uygun ve infazda tereddüte yol açmayacak şekilde hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birince bentte açıklanan nedenlerle davacıların tüm temyiz itirazlarının reddine, davalının temyiz itirazların kabulü ile ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan 1.400,20 TL. harcın istek halinde davalıya iadesine, 13/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.