Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/34136 E. 2015/29979 K. 14.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/34136
KARAR NO : 2015/29979
KARAR TARİHİ : 14.10.2015

MAHKEMESİ : İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/04/2014
NUMARASI : 2012/253-2014/134

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı ile arasında sağlık hizmet alım sözleşmesinin bulunduğunu, dava dışı A.. A.. İ.. isimli şahsın davalı kurum güvencesinden yararlanan A.. K..’un kimliğini kullanarak dahiliye servisinden hizmet alması ve bu hizmet bedellerinin davalı kuruma fatura edilmesi nedeniyle Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 11.1.17. maddesi gereğince davalı kurum tarafından uygulanmasına karar verilen 10.000, 00 TL cezai şarta ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, işlemin hukuka ve sözleşmeye uygun olduğunu, davacının kimlik kontrol etme yükümlülüğüne aykırı davrandığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile davalı S.. B..’nın 28.05.2012 tarihli 10.000,00 TL’lik cezai şart işleminin iptaline ve 10.032,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş;hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi bulunduğu, dava dışı A.. A.. İ..’in davalı kurum güvencesinden yararlanan A.. K..’un kimliğini kullanarak davacı hastanenin dahiliye servisinden muayene hizmeti aldığı ve bu hizmet bedellerinin davalı kuruma fatura edildiği, davalı kurum tarafından sözleşmenin 11.1.17 maddesi gereğince 10.000,00 TL cezai şart uygulanmasına karar verildiği tüm dosya kapsamı ile sabittir. Davacı, sahte kimlik tespiti yapmaya ne yetkisinin ne de yeterliliğinin olduğunu, tüm prosedüre uygun olarak şartlar dahilinde tıp merkezine başvuran A.. K.. isimli şahısa sağlık hizmeti vermek zorunda olduğunu ve verdiğini, başvuran ve sağlık hizmeti alan A.. K.. değil A.. A.. İ… isimli şahsın ise, aldatma kastıyla hareket ettiğini ve sahte kimlik kullanmış ise bunu adli makamların tespit etmesi gerektiğini ileri sürerek davalı kurumun işleminin iptalini istemektedir. Davalı ise davacı hastanenin kimlik tespiti yapmadan sağlık hizmeti sunduğunu, kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu savunmuştur. Mahkemece, sözleşmenin 11.1.17 maddesinde yer alan cezai şart hükmünün uygulanabilmesi için, yapılan işlem ile elde edilen haksız kazancın aynı işlemin tamamı içerisinde önemli bir oranı oluşturması, yapılan işlemin hata ile yapıldığı düşüncesini ortadan kaldıracak kadar tekrarlanmış olması ve sayısal olarak az olsa bile tutar olarak önemli büyüklükte olması gibi kriterlerinin olması gerektiğinden, 24,84 TL haksız fatura edilen miktar için 10.000,00 TL cezai şart uygulanmasının, Sosyal Güvenlik kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi hükümlerine uygun olmadığı görüşünü bildiren 09.12.2013 tarihli bilirkişi raporu aynen benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, sağlık hizmeti sunucusu olan davacı hastanenin genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sağlık hizmeti sunumu aşamasında ibraz edilen kimlik belgelerinin başvuran kişiye ait olup olmadığını kontrol yükümlülüğü bulunup bulunmadığı ve bu yükümlülüğünün kapsamı noktasındadır. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle yasal mevzuata göz atılmalıdır.
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 71. maddesinde, “ Sağlık hizmeti sunucuları, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sağlık hizmeti sunumu aşamasında (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra), 67. maddenin üçüncü fıkrasında sayılan belgeleri ve bu belgelerin başvuran kişiye ait olup olmadığını kontrol etmek zorundadır. Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin kendi adına bir başkasının sağlık hizmeti almasını veya kurumdan haksız bir menfaat temin etmesini sağlaması yasaktır. Bu fiilleri işleyenlerden kurumun uğradığı zararın iki katı kanunî faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilir ve ilgililer hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanır.” düzenlemesi mevcuttur.
Olay tarihinde yürürlükte olan 2011 yılı Sağlık Uygulama Tebliği’nin (SUT) 3.1.2.maddesine göre; “Sağlık kurum ve kuruluşları, Kurum sağlık yardımlarından yararlandırılan kişilerin müracaatı aşamasında (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra) nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı, pasaport veya verilmiş ise Kurum sağlık kartı belgelerinden biri ile kimlik tespiti yapacaktır. Kimlik tespiti yükümlülüğünü yapmayan ve bu nedenle bir başka kişiye sağlık hizmeti sunulması nedeniyle Kurumun zarara uğramasına sebebiyet veren sağlık hizmeti sunucularından uğranılan zarar geri alınır.”
Taraflar arasında düzenlenen Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 11.1.17.maddesinde, ” Kurum tarafından sağlık yardımları karşılanmayan kişilere sunulan sağlık hizmetinin kurum tarafından sağlık yardımları karşılanan kişiler üzerinden fatura edilmesi halinde 10.000,00 TL’den az olmamak şartıyla beş katı tutarında cezai şart uygulanacağı, ” hükmü düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; Sağlık hizmeti sunucusu olan davacının, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sağlık hizmeti sunumu aşamasında (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra) nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı, pasaport veya verilmiş ise Kurum sağlık kartı belgelerinden biri ile kimlik tespiti yapmak ve bu belgelerin başvuran kişiye ait olup olmadığını kontrol etmek yükümlülüğü bulunmaktadır. Dava dışı A.. A.. İ..’in davalı kurum güvencesinden yararlanan A.. K..’un kimliğini kullanarak davacı hastanenin dahiliye servisinden muayene hizmeti aldığı, kimlik kontrolü yapılmış olsa idi kolayca tespit edilebileceği, yine nüfus cüzdanındaki resimlerden de kimlik kartının başvuran kişiye ait olup olmadığının kolayca anlaşılabileceği, bunun için bir uzmanlığa gerek olmadığı, 3. kişilerin sahte nüfus cüzdanı kullanarak davacı kurum çalışanlarının iradelerinin sakatlanmasına da yol açmadıkları ve davacı kurumun kimlik kontrol etme yükümlülüğünü yerine getirmeyerek davalı kurumu zarara uğrattığı tüm dosya kapsamı ile sabittir. Hemen belirtmek gerekir ki zararın tazmini için kimlik kontrol etme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi yeterli olup ayrıca kasıt unsuru aranmayacaktır. Hal böyle olunca mahkemece, davalı kurum tarafından uygulanan cezai şartın yerinde olması nedeniyle davanın reddine hükmedilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı lehine BOZULMASINA, 14.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.