YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/33682
KARAR NO : 2015/30164
KARAR TARİHİ : 15.10.2015
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı …. San. A.Ş, davalı ..San. A.Ş ve davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı..’in vekili olarak diğer davalılar aleyhine İş Mahkemesi’nde işçilik alacağı davası açıp takip ettiğini, dava devam ederken müvekkili İhsan’ın diğer davalılarla sulh yoluna giderek davadan feragat ettiğini, aralarında yazılı ücret sözleşmesi olmasına rağmen vekalet ücretinin ödenmediğini, Avukatlık Kanunu 164. maddesi gereği hakettiği vekalet ücretini istediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik, 8.000TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş; 25.03.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 21.792,00TL artırmıştır.
Davalılar, ortada gerçek bir feragatın bulunduğunu savunarak davanın reddini dilemişler, ancak davalılardan. Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile… Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili daha sonraki yazılı beyanlarında, davalı İhsan’ın hesabına yatırılan 20.000TL karşılığında sulh olunduğunu belirtmiştir.
Mahkemece, davacının ıslah edilmiş davasının kısmen kabulü ile, 20.121,86TL vekalet ücreti alacağının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılardan … Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile … Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının ve temyiz eden davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, ödenmeyen vekalet ücreti alacağının tahsili talebine ilişkindir. Davacının 23.11.2006 tarihli vekaletle davalı İ..’ın vekili olarak diğer davalılar aleyhine işçilik alacağı davası açıp takip ettiği, davalı İ..’ın bu davadan 27.08.2009 tarihli dilekçe ile feragat ettiğini belirttiği ve mahkemece 02.10.2009 tarihinde feragat nedeni ile davanın reddine karar verildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacı, Avukatlık Kanunu 164. maddesi gereği hakettiği vekalet ücretini istemiş; mahkeme ise yalnızca akdi vekalet ücretine hükmetmiştir.
Bir davada görev yapan avukat, vekil edeninden aralarındaki sözleşmeye göre kararlaştırılan miktarı, şayet ücret kararlaştırılmamış ise Avukatlık Kanunu’nun 164/4 maddesine göre belirlenecek miktarı ücret olarak talep etmek hakkına sahip olduğu gibi, ayrıca yargılama sonunda haklı çıkılan kısım üzerinden hasma yüklenen vekalet ücretini de talep etmek hakkına sahiptir. Vekil eden, avukatına belirlenen bu iki kalem ücreti ödemekle yükümlüdür. Dava sulh ile sonuçlandığında ise, avukat müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan miktarı isteyebileceği gibi davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini de isteyebilir. (Bkz. HGK.’nun 16.2.1994 T. 1993/13-810 E., 1994/60 K. sayılı kararı) Hal böyleyken, sadece akdi vekalet ücretine hükmedilerek, karşı yan vekalet ücreti talebinin reddi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Dosya kapsamı incelendiğinde, mahkemece, alınan 10.05.2013 tarihli bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı İhsan’ın İş Mahkemesi dosyası sonucunda alması muhtemel işçilik alacağı ve tazminatlar hesaplanarak bulunan müddeabih üzerinden belirlenen 20.121,86TL akdi vekalet alacağının kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesinde “… Sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar.” hükmü mevcuttur. Yasanın bu hükmüne göre, avukatın ücretinden vekil edenin hasmının sorumlu olabilmesi için, avukatın takip ettiği davanın taraflarının aralarındaki ihtilafı sulh yolu ile ve her şekilde olursa olsun anlaşarak sonuçlandırmaları ve takipsiz bırakmaları gerekir. Sulhun, anlaşmanın duruşmada olması veya yazılı bir metne dayanması gerekmez. Olayların gelişiminden böyle bir sonucun olduğunun anlaşılması yeterlidir. Ayrıca asıl borç avukatın vekil edenine ait olup, yasadan kaynaklanan müteselsil sorumluluk nedeniyle avukata ödeme yapan hasım bunu asıl borçlu olan avukatın vekil edenine, sulh sözleşmesinde, anlaşmalarında aksine bir hüküm yok ise rucuu hakkının olduğu da gözden kaçırılmamalıdır.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında, davacının vekil edeni davalı işçi ile vekil edenin hasmının anlaşarak uyuşmazlığı sona erdirdikleri sabit olup, mahkemenin de kabulü bu yöndedir. Taraflar arasındaki ihtilaf davacı avukat tarafından takip edilen dosyada tarafların sulh olmaları halinde avukatın vekalet ücretinin hangi meblağ üzerinden hesaplanacağı noktasındadır. Dairemizin uygulamalarına göre, sulh olunan miktar, sulh olunan miktar belli değilse mahkemece gerçek sulh olunan miktar araştırılarak bulunacak miktar, sulh olunan miktar tespit edilemezse, vekil ile vekil eden arasında varsa yazılı sözleşme hükümleri gereğince, sözleşme yok ise Avukatlık Kanunu’nun 164/4. maddesi gereğince, harcı ödenen dava değeri üzerinden vekalet ücreti hesaplanmalıdır. Davalı şirketler yargılamanın ileri safhasında her ne kadar, davalı işçinin hesabına yatırılan 20.000TL üzerinden sulh olunduğunu savunmuşlarsa da, bu paranın gerçek sulh miktarı olduğunun kabulüne olanak yoktur. Zira davalıların daha fazlası için anlaşıp bu miktarın bir kısmının hesaba yatırılıp kalan kısmın haricen tahsil edilme olasılığı her zaman mevcuttur. Davalılar arasında davacı avukatın da imzasının bulunduğu bir sulh sözleşmesi bulunmadığına göre eldeki davada gerçek sulh miktarının tespit edildiğinden de bahsedilemez.
Somut olayda ise mahkemece, işçinin dava sonunda alması muhtemel işçilik alacağı ve tazminatlar hesaplanarak bunun üzerinden vekalet ücreti belirlenmiştir. O halde, davacıya ödenecek olan akdi vekalet ücretinin, iş mahkemesinde açılan davada harçlandırılmış olan dava değeri üzerinden taraflar arasındaki yazılı ücret sözleşmesine göre belirlenmesi gerekir. Yine aynı şekilde, Avukatlık Kanunu’nun 164/son maddesi gereğince davacıya ödenecek hasma yüklenen vekalet ücretinin hesaplanmasında da, sulh olunan bedel belirlenemediğinden, iş mahkemesi dosyasında harçlandırılmış olan dava değerinin esas alınması gerekir. Açıklanan bu ilke ve esaslar gözardı edilerek, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davacının ve temyiz eden davalıların sair temyiz taleplerinin reddine, hükmün 2.bentte açıklanan nedenle davacı yararına, 3. bentte açıklanan nedenle temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.