Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/32949 E. 2015/28275 K. 05.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/32949
KARAR NO : 2015/28275
KARAR TARİHİ : 05.10.2015

MAHKEMESİ : Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ : 24/06/2014
NUMARASI : 2014/10-2014/473

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalının bankalarından tüketici kredisi kullandığını borcunu vadesinde ödemediğinden tahsili için icra takibi başlattıklarını, takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece açılan davanın kabulü ile, davalı borçlunun Bodrum 2. icra müdürlüğünün 2013/6739 esas sayılı takip dosyasındaki vaki itirazın iptali ile 25.974,29 TL asıl alacak, 1.163,60 TL kat öncesi işlemiş faizler toplamı, 821,29 TL işlemiş temerrüt faizi, 62,11 TL BSMW, 52,78 TL KKDF, 69,23 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 28.143,30 TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Her ne kadar mahkemece, davacı banka tarafından davalıya gönderilen muacceliyet ihtarı usulüne uygun bulunarak tüm borcun muaccel hale geldiğinden bahisle davalı aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiş ise de; 4822 sayılı kanun ile değişik 4077 sayılı kanunun 10. maddesinde “kredi veren, taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak; ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması durumunda ve tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Ancak kredi verenin bu hakkını kullanabilmesi için en az bir hafta süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir. Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemez.”hükmü yer almaktadır. Dosya kapsamı ile davalı borçlunun birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmüş olduğu sabittir. Buna göre davacı bankanın kredi sözleşmesinin 10. maddesinde saklı tuttuğu hakkını kullanabilmesi için 4077 sayılı kanunun 10. maddesi hükmüne göre birbirini izleyen en az iki taksidin belirlenerek ödenmesi, aksi halde bakiye tüm taksitlerin muaccel olacağı uyarısını taşıyan ve 7 gün süreli ihtarname gönderilmesi gerekir. Davalıya yapılan ihtarın bu özelliği taşımadığı ve bu haliyle usulüne uygun olmadığı anlaşıldığından bu ihtar 4077 sayılı kanunun 10. maddesi şartlarına uygun bir muacceliyet ihtarı olarak kabul edilemez ve dolayısıyla tüm kredi borcu için takip yapılamaz. Ancak davacı banka, davalı borçlunun hesap katinde ve takip tarihinde halen ödemediği ya da eksik ve geç ödediği taksitler nedeniyle gecikme faizi ve diğer ferileriyle birlikte takip yapma hakkına sahiptir. Mahkemece, davalı borçlunun takip tarihine kadar ödemediği taksitlerle, geç ödeme nedeniyle gecikme faizi ve ferilerinin miktarı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak belirlenecek miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yasaya uygun olmayan ihtarla tüm kredi borcunun muaccel olduğu kabul edilerek takibin tüm borç ve ferileri yönünden devamına karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 480,65 TL harcın istek halinde iadesine, 05/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.