Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/32692 E. 2014/35255 K. 11.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/32692
KARAR NO : 2014/35255
KARAR TARİHİ : 11.11.2014

MAHKEMESİ : İzmir 4. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 04/07/2014
NUMARASI : 2013/299-2014/1304

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı bankaya ait kredi kartını ele geçiren dava dışı Mustafa’nın harcama yaptığını, davalı bankanın bildirimde bulunmadığını, ağır kusurlu olduğunu, kredi kartı borcunun kendisine ait olmadığını, haciz yapılacağının ihbarı edilmesi üzerine ihtirazı kayıtla 8.500.00 TL’sını 25.09.2012 tarihinde ödemek zorunda kaldığını, yapılan tahsilatın haksız olduğunu ileri sürerek 8.500.00 TL’nin istirdadına ve bu harcamaların ferilerinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, ödemenin 25.09.2012 tarihinde yapıldığını ve istirdat davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-İİK 72/7’inci bendinde ”Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir” hükmü düzenlenmiştir. İstirdat davasının biri maddi hukuka diğeri takip hukukuna ilişkin olmak üzere iki koşulu bulunmaktadır. Maddi hukuk bakımından borçlunun gerçekte borçlu olmadığı bir borcu ödemiş olması ve takip hukuku bakımdan ise borcun cebri icra takibi sebebiyle icra takibi sırasında ve cebri icra tehdidi altında ödenmesi gerekir. Ödemenin mutlak suretle takibin kesinleşmesinden sonra bir başka deyişle borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz edip de itirazının icra hakimliğince kesin olarak kaldırılmış olması durumunda yapılmış olması gerekir. Yapılan icra takibi henüz kesinleşmeden borçlunun ödeme emrine itiraz hakkı bulunduğu süre içerisinde ödemenin yapılması halinde bu ödemenin cebri icra tehdidi altında yapılan bir ödeme olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının 8.500.00 TL’sını 25.09.2012 tarihinde ihtirazı kayık koyarak ödediği bu tarih itibariyle davacı hakkında kredi kartı borcuna ilişkin icra takibinin yapılmamış olduğu ve İİK 72/7’inci maddesinde tanımlanan istirdat davasının şartlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar 13.12.2012 tarihinde İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2012/27287 esas sayılı dosyasında toplam 2.961.12 TL alacak için takip yapılmış ise de bu takip ödemeden sonra yapılmıştır. Davacının kredi kartı sözleşmesinden doğan borcunu ödediğinin anlaşılmasına göre davacının, zamanaşımı süresi içinde haksız ödendiğini iddia ettiği paranın tahsilini talep etmesi hukuken mümkündür. Buna rağmen istirdat davası için öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Hal böyle olunca; mahkemece, davacının kredi kartı sözleşmesinden doğan borcunu zamanaşımı süresi içinde geri talep etmesinin mümkün olduğu gözetilip davanın süresinde açıldığı kabul edilerek, işin esasına girilip taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.