Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/31928 E. 2014/32628 K. 22.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/31928
KARAR NO : 2014/32628
KARAR TARİHİ : 22.10.2014

MAHKEMESİ : Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/06/2013
NUMARASI : 2011/369-2013/387

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı A.. U.., davalı İ.. E.. avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, uzun yıllardır inşaat alanında faaliyet gösteren mimar,müteahhit ve sanayici olduğunu, birikimlerini gayrimenkul yatırımları ile değerlendirdiğini, bir kısım davalıların kendisine arsa alımı konusunda arabuluculuk yapmaları sonucunda, arsa maliki olan davalı İ.. E..’dan dava konusu araziyi toplam 185.000 TL ye resmi olarak satın aldığını, bir süre sonra satıştan şüphelendiğinde satın aldığı taşınmazın 70.000 TL değerinde olduğunu öğrendiğini, davalılar tarafından elbirliği ile dolandırıldığını, davalılar hakkında C.Savcılığına şikayette bulunduğunu ileri sürerek arazinin gerçek bedeli ile satış bedeli arasındaki fark olan 115.000 TL alacağının davalılardan faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın davalı İ.. E.. açısından kısmen kabulü ile 94.000,00 TL nin dava tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davanın diğer davalılar yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı İ.. E.. tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıların arabulucu olup, dolandırmaları sonucunda, hataya düşerek, taşınmazın gerçek değerinin üzerinde satış bedeli Ödediğinden zararının tazmini istemi ile eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, davacının satın aldığı 2014/31928-2014/32628
Taşınmazların toplam değerinin 94.000 TL olduğu ve davacının hataya düşürülerek bu değerin üzerinde bedel ödemek zorunda bırakıldığı gerekçe gösterilerek davalılardan İsmail Hakkı yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık (ahde vefa-Pacta Sund Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeniyle değişmiş olsa bile borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Gerçekte sözleşmeye bağlılık ilkesi hukukun güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır.Somut uyuşmazlıkta davacının inşaat ve gayrimenkul konularında uzun yıllara dayalı tecrübesinin bulunması, satın aldığı taşınmazlar yönünden resmi bir inceleme ve araştırma yapmadığını beyan etmesi, davacının dosyaya sunduğu ödeme makbuzları, rızaya dayalı sözleşme ve protokoller incelendiğinde iradesini sakatlayan bir hususa rastlanmadığı, davacının rıza ile satış bedelini ödediği ve tapudan devirlerini aldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacınm davalılar aleyhine başlattığı savcılık soruşturması da takipsizlikle sonuçlanmış ve kesinleşmiştir.Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılan 0,90 TL harcın davacıdan alınmasına, peşin alınan 1.605,00 TL harcın davalı İ.. E..’a iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.