Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/31812 E. 2014/28875 K. 25.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/31812
KARAR NO : 2014/28875
KARAR TARİHİ : 25.09.2014

MAHKEMESİ : Ankara 2. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 19/06/2014
NUMARASI : 2013/2516-2014/1768

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı bankadan konut kredisi kullandığını, bankanın kendisinden dosya masrafı vs. Adı altında fazla para tahsil ettiğini belirterek, fazla hakları saklı kalarak 1.200 TL.nin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile talebini artırmıştır.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 1.200 TL.nin dava tarihinden 1050 TL.nin ıslah tarihinden avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı banka tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, eldeki davada 1.200 TL.nın ödetilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile de, toplam 2.250 TL.nın tahsilini talep etmiş olup, mahkemece, kısa kararda davanın kabulü ile toplam 2.250 TL.nin tahsiline, 1.200 TL.ye dava , bakiye 341,50 TL.ye ıslah tarihinden avans faizi ile tahsiline karar verilmesine rağmen gerekçeli kararda 1.200 TL.nin dava 1050 TL.nin ıslah tarihinden avans faizi ile tahsiline şeklinde karar verilmiştir. Bu hali ile kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmış bulunmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli karar uyum içinde olmalıdır. Yargı erkinin görev ve
yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 6100 sayılı HMK 294 ve 297 maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 6100 sayılı HMK 297/son maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu belirtilmiş yine anılan kanunun 298/2.maddesi gereğince de; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Temyize konu davada, yukarıda açıklandığı gibi, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulması HMK 297.maddesine aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 25.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.