Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/305 E. 2014/12782 K. 22.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/305
KARAR NO : 2014/12782
KARAR TARİHİ : 22.04.2014

MAHKEMESİ : Bursa 1. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 18/07/2013
NUMARASI : 2013/1656-2013/1069

Taraflar arasındaki devre tatil sözleşmesinin feshi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, 17.01.2013 tarihinde hediye tatil vaadi ve kapıdan satış yöntemiyle, davalı şirketin temsilcileri tarafından götürüldüğü otelde yanıltılarak, hiç niyeti yokken psikolojik baskı altında devre mülk sözleşmesi imzalamak zorunda bırakıldığını, sözleşme gereğince davalıya 18.795.00 TL peşinat ödediğini ve cayma bildiriminde bulunmasına rağmen davalının sözleşmeyi haksız olarak fesih etmek istemediğini ileri sürerek sözleşmenin feshine, ödediği bedelin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, HMK.’nın 320.maddesi uyarınca duruşma açılmadan dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-A.İ.H.S’nin 6. maddesinde adil yargılanma hakkı, Anayasanın 36. Maddesinde hak arama hürriyeti ve HMK’nun 27’inci maddesinde hukuki dinlenilme hakkı ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Hukuki dinlenilme hakkının usul hukukundaki bir diğer yansıması ise HMK madde 297/ 1-c bendinde yer almış olup hukuki dinlenilme hakkı adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkı gereğince kişi habersiz olarak yargılanamaz ve hakkında karar verilemez. Taraflar iddia ve savunmalarını ileri sürme, yargılama ile ilgili açıklamada bulunma ve ispat hakkına sahiptirler. Bu nedenlerle davalıya savunma hakkını kullanma olanağı 2014/305-12782
verilmeden hüküm kurulaması mümkün değildir. A.I.H. Mahkemesi, herkesin medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili olarak bir mahkeme tarafından davasının görülmesini isteme hakkının olduğu ve medeni hak ve yükümlülüklerin belirlenmesi için ilk derece ve temyiz mahkemelerine erişim ile beraber mahkemeye gitme hakkının da eşit derece korunduğunu belirtmiştir. Ayrıca, mahkeme erişim ve yargıya gitme hakkına getirilen sınırlamaların hakkın esasına zarar vermemesi gerektiğini açıklayarak haklı bir amaç gütmeyen ve başvurulan yollar ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir orantılılık ilişkisi bulunmayan bir sınırlamanın AIHS’nin 6’ıncı maddesine aykırı olduğunu tespit etmiştir. Yine de bu hak mutlak olmayıp bazı sınırlamalar getirilmesi mümkündür. HMK’nın 320/1.maddesinde mahkeme mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği düzenlenmiş, bunun ancak ön inceleme aşamasında ve “mümkün olan hallerde” olduğu belirterek sınırlama alanı dar bir çerçeve ile belirlenmiştir.
Yukarıda açıklanan düzenlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; duruşma açılmadan karar verilmesi adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olup yukarıda açıklanan tüm düzenlemelere ve içtihatlara aykırıdır. Hal böyle olunca; mahkemece, duruşma açılıp tarafların iddia ve savunmada bulunmalarına imkan sağlanarak tüm deliller toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, duruşma yapılmadan ve dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle kararın davalı yararına BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.