Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/30110 E. 2015/20575 K. 16.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/30110
KARAR NO : 2015/20575
KARAR TARİHİ : 16.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, … Barosu avukatlarından olup, davalının tevkil yetkisi vermiş olduğu dava dışı … Barosu avukatlarından …’ün kendisine verdiği yetki belgesi ile, …’de görülen davaları, tevkil eden avukatın katılımı olmaksızın davalının vekili sıfatıyla takip ettiğini, tevkil eden dava dışı avukatın vekillikten istifa etmesi üzerine, davalıya vekaletname tevdii için 27.10.2010 tarihinde ihtar gönderdiğini, davalının ise 25.11.2010 tarihli ihtarla, dava dışı avukat …ü azlettiğini bildirdiğini, kendisine vekaletname verilmemesi nedeniyle davaları takip imkanının kalmadığını, bu şekilde Şubat 2005 yılından itibaren takip etmiş olduğu davalardan haksız şekilde el çektirilip, herhangi bir ücret ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 8.000,00 TL ücret alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava dışı Avukat …’e vekaletname verdiğini, davacı ile herhangi bir sözleşme ilişkisinin bulunmadığını, tevkil yetkisinin vekaletnamede matbu olarak yer aldığını, davacının muhatabının kendisi değil, dava dışı avukat olduğunu, vekalet ücreti ve gereken masrafları da Avukat …’e ödediğini, adı geçen avukatı haklı olarak vekaletten azlettiğini, kendisinden herhangi bir ücret talep edilemeyeceğini savunarak, davanın öncelikle husumet, kabul edilmediği takdirde ise esastan reddini dilemiştir.
Mahkemece, “tevkil eden avukatın vekaletten istifa etmesi, daha sonra da azledilmesi üzerine davacı avukata davalı tarafından vekaletname verilmemesi nedeniyle, davacının vekalet görevinin sona erdiği, görevini gereği gibi yerine getiren davacı avukatın, 3.4.2012 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen 77.576,08 TL vekalet ücretine hak kazandığı” belirtilerek, taleple bağlı kalınmak suretiyle, davanın kabulüne, 8.000,00 TL vekalet ücreti alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Avukatlık Kanunu’na göre kural olarak avukat yüklendiği işi bizzat takip etme ve sonuçlandırmakla yükümlüdür. Ne var ki, Avukatlık Kanunu’nun 171. maddesi gereğince, avukata verilen vekaletnamede başkasını tevkile yetkili kılınmışsa ve yazılı sözleşmede aksine açık bir hüküm olmadıkça, avukat işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir. Vekaletnamede, düzenleme tarihinden sonra açılacak veya takip edilecek bütün dava ve işlerde vekalete ve başkasını tevkile genel şekilde yetki verilmişse, avukat bu tarihten sonraki dava ve işlerde müvekkilinden ayrıca vekalet almaya lüzum kalmaksızın işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir. Yine Avukatlık Kanununun 171/3.maddesi gereğince, avukat tarafından işe başka avukatlar teşrik edilmiş ise avukat bundan dolayı ayrı bir ücret isteyemeyeceği gibi işi birlikte takip eden avukat da müvekkilinden herhangi bir ücret isteyemez. Ne var ki iş tamamen başka bir avukata bırakılmış ise, tevkil eden ve tevkil olunan avukatlar ücret sözleşmesindeki miktarı aşmamak şartıyla harcadıkları mesaiye karşılık olan ücreti müvekkilden isteyebilirler. Ancak tevkil eden avukat müvekkilden peşin ücret almışsa harcadığı mesaiye karşılık olan miktarın fazlasını tevkil ettiği avukata ödemekle yükümlüdür.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakılacak olursa; davalının, 11.10.2004 tarihli vekaletname ile dava dışı … Barosu Avukatlarından…’ü, tevkil yetkisini de içerecek şekilde vekil tayin ettiği, Avukat…’ün de tevkil yetkisine dayanarak, vekaletnamede kendisine verilen tüm yetkileri de kapsayacak şekilde, davalıyı vekil olarak temsil etmesi için davacı avukatı yetki belgesi ile yetkilendirdiği (ikame vekil), davacının, davalının vekili olarak …’de görülen davaları takip ettiği, ne var ki dava dışı avukatın vekillikten istifası, sonrasında da davalı tarafından azledilmesi üzerine davacının talebine rağmen davalı tarafından adına ayrıca bir vekaletname düzenlenmediği, davacının bunun üzerine vekalet ücreti alacağının tahsili için eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, davalının vekili olan Avukat…’ün, tevkil yetkisi içeren vekaletname ile davacı avukatı vekil tayin etmesi üzerine davacı avukat, birinci vekil…’ün değil, müvekkili olan davalının vekili sıfatını kazanmıştır. Başka bir ifade ile, tevkille birlikte iş bu davanın tarafları arasında vekalet ilişkisi kurulmuştur. Davacı, tevkil eden avukatın azledilmesi üzerine, davalı müvekkile göndermiş olduğu ihtarla, kendisine ayrı bir vekaletname verilmesini talep etmişse de, bu talep davalı müvekkil tarafından yerine getirilmemiş olup, davacının bu durumda vekalet ücretine hak kazanmış olduğunun kabulü gerekir. Ne var ki Avukatlık Kanunu’nun 171/son maddesi gereğince, tevkil eden ve tevkil olunan avukatlar, ayrı ayrı değil, harcadıkları mesai oranında tek bir ücret talep edebileceklerinden, davacının hak ettiği vekalet ücretinin buna göre belirlenmesi, öte yandan, davalının savunmasında olduğu gibi, tevkil eden dava dışı avukata herhangi bir vekalet ücreti ödenmişse, bu ödemenin de dikkate alınması gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ : 1. bentte açıklanan nedenlerle, temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 16.6.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.