Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/29839 E. 2015/37093 K. 17.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/29839
KARAR NO : 2015/37093
KARAR TARİHİ : 17.12.2015

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı banka, davalının tüketici kredisi kullandığını, borcunu ödemediğini, kredi hesabının 12.01.2010 tarihinde kat edilerek borçluya ihtar çekildiğini ancak sonuç alınamadığını, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine haksız itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davalının … İcra dairesinin … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 27.636,73 TL asıl alacak olmak üzere toplam 27.947,95 TL üzerinden devamına, asıl alacağa %17,55 temerrüt faizi ile temerrüt faizine %5 … uygulanmasına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece, davalının adres değişikliğini davacı bankaya bildirmediği, bu nedenle kat ihtarının davalıya tebliğ edilmiş sayılacağı gerekçesiyle hesaplama yapılan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Kanunun 10/3. maddesinde “… Kredi veren, taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak; ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması durumunda ve tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Ancak kredi verenin bu hakkını kullanabilmesi için en az bir hafta süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir.” hükmü yer almaktadır. Dosya kapsamı ile davalı borçlunun birbirini izleyen iki taksidi ödemede temerrüde düşmüş olduğu sabittir. Buna göre davacı bankanın 4077 sayılı Kanunun 10/3. maddesi hükmüne göre davalıya muacceliyet ihtarnamesi göndermesi gerekir. Davacı bankanın 12.01.2010 tarihli ihtarının davalının sözleşmedeki adresine yada ödeme emrinin tebliğ edildiği adrese değil de davalı ile bağlantısı kurulamayan bir adrese gönderildiği ve tebliğ edilemediği, bu nedenle usulüne uygun bir muacceliyet ihtarı bulunmadığı açıktır. Hal böyle olunca tüm kredi borcu için takip yapılamaz. Ancak davacı banka, davalı borçlunun hesap katinde ve takip tarihinde halen ödemediği ya da eksik ve geç ödediği taksitler nedeniyle gecikme faizi ve diğer fer’ileriyle birlikte takip yapma hakkına sahiptir. O halde mahkemece, davalı borçlunun takip tarihine kadar ödemediği taksitlerle, geç ödeme nedeniyle gecikme faizi ve fer’ilerinin miktarı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak belirlenecek miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.