Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/28894 E. 2015/28536 K. 06.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/28894
KARAR NO : 2015/28536
KARAR TARİHİ : 06.10.2015

MAHKEMESİ : İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 28/01/2014
NUMARASI : 2013/1130-2014/82

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, dava dışı T… A.Ş ile devre tatil sözleşmesi yaptığını, davalının 2001 yılından beri işletmeyi çalıştırdığını, 2004 yılında tesise alınmadığını öne sürerek, tesisten 2025 yılına kadar yararlanma hakkı bulunduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Davacı açtığı iki dava ile, 2004 yılında tatil hakkını kullanamaması nedeniyle 7.500 TL maddi, 2.500 YTL manevi, 2005 yılında tatil hakkını kullanamaması nedeniyle de 1.000 TL maddi, 2.500 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiş, bu dosyalar da asıl dava dosyası ile birleştirilmiştir.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl davanın kabulü ile birleştirilen dosyaların kısmen kabulüne karar verilmiş; hükmün temyizi üzerine Dairemizin 08.06.2009 tarih ve 2009/2095 e-2009/7801k.s.lı ilamı ile bozulmuş, mahkemece direnme kararı verilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulu’nun 22.09.2010 tarih ve 2010/13-346 e.- 2010/407 k. s.lı kararında belirtilen nedenlerle hükmün bozulmasına karar verilmiş bu sefer mahkemece asıl davada davacının davasının kabulüne, birleşen davalarda kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. Dairemiz 06.12.2012 tarih ve 2012/1930 e- 2012/28027 k. s.lı ilamı ile “Somut olayda mahkemece asıl ve birleştirilen davalar yönünden HMK’nun 297 ve devamı maddelerinde belirtildiği şekilde ayrı ayrı hüküm kurulmamış olması” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, son bozma ilamına uyularak, asıl davada, davanın kabulü ile, 23/9/1995 tarihli sözleşme gereğince dava konusu Antalya İli, Manavgat İlçesi, S.. Köyü, A… Mevkii, 7… Parsel üzerindeki tatil köyü tesislerinin D:62 numaralı stüdyo daire ile D:66 ve D:68 numaralı suit dairelerin her yılın 35.haftasındaki kullanım hakkının 31/12/2025 yılına kadar davacıya ait olduğunun ve davalı şirketçe sözleşmeye uygun olarak gerekli hizmetlerin verilmesi gerektiğinin tespitine, birleşen 4.Tüketici Mahkemesi’nin 2005/1544 E. sayılı dosyasındaki davanın kısmen kabulü ile, davacı zararı olarak belirlenen 3021.TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine, Birleşen Mahkememizin 2006/246 E. sayılı dosyasındaki davanın kısmen kabulü ile, fazla hak saklı kalmak kaydıyla 1000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, manevi tazminata ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının, dava dışı T.. A.Ş ile 23.9.1995 tarihli devre tatil sözleşmesi yaptığı ve tesisi işleten davalı tarafından 2004 yılında tesise alınmadığı belirtilerek, maddi ve manevi tazminat talepli bu dava açılmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 22.09.2010 tarih ve 2010/13-346 e.-2010/407 k.s.lı ilamında “O halde mahkemece yapılacak iş; davacının 10.02.2006 tarihli delil listesinde tanık deliline dayanmış olması karşısında, davacıya manevi tazminat talebinin ispatlanmasına yarar tanıklarını bildirmesi için imkan verilerek sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır. Bu husus göz ardı edilerek eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bu değişik nedenle bozulmalıdır.” denilerek mahkemenin direnme kararı bozulmuştur. Bozma kararına uyulduktan sonra tanık olarak dinlenen davacı eşi N.. A…. “Sözleşmede haftalar cumartesinden cumartesine başlamaktadır, 2004 yılının 35. haftasında dava konusu yere gidildi, davalı yetkikileri bizi kabul edemeyeceklerini, odaların bize verilemeyeceğini bildirdiler, ben 35. haftayı kullanamadım, kullanmam gereken 3 oda vardı hiçbirini kullanamadım” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu durumda, olayın niteliği itibariyle, davacının başka tanık gösterme imkanı yoktur. Hal böyle olunca, davacı iddiasını tanık beyanıyla ispat etmiş olmasına rağmen manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA, 06/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.