Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/27894 E. 2015/30330 K. 19.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/27894
KARAR NO : 2015/30330
KARAR TARİHİ : 19.10.2015

MAHKEMESİ : . Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı şirketler ile yapılan hizmet alım sözleşmelerine bağlı olarak davalı şirketler tarafından istihdam edilen işçiler… tarafından işçilik alacaklarına dair iş mahkemelerinde davalar açıldığını, bu davalarda verilen kararların infazına ilişkin yapılan icra takipleri sonucu işçilere toplam 66.950 TL ödeme yaptığını, bu ödenen bedelden davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek; 66.950 TL alacağın ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı..İnş.Tem.Tic.Ltd.Şti. Savunmasında, dava konusu işçilerin tüm işçilik haklarını ödeyerek şirketle ilişiğinin kesildiğini, iş davalarında yapılan yargılama sırasında bu ödemelerin mahsup edildiğini,bu itibarla kendileri hakkında rücu talebine konu dava açılmaması gerektiğini savunmuştur.
… Savunmasında, işçilerin çalışma sürelerinin 1 yıldan az olması nedeniyle kıdem tazminatına hak kazanmadıklarını ve aksi halin kabulü halinde herkesin kendi döneminden sorumlu tutulabileceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Diğer davalılar cevap vermemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı .. İnş.Tem.Tic.Ltd.Şti. Ve …. Tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, asıl işveren davacı Belediyenin, davalı şirketler tarafından çalıştırılan işçilerin açmış olduğu davalar sonrasında yapılan icra takipleri nedeniyle ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
4857 sayılı İş Kanununun 2/6. Maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” Hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da taraflar arasında asıl işveren- alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, davalılar ile birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar. İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler. Nitekim Borçlar Kanununun 146. Maddesinde düzenlenen, “Borcun mahiyetinden hilafı istidlal olunmadıkça, müteseselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi üzerlerine almaya mecburdur. Hissesinden fazla tediyede bulunan, fazla ödeme ile diğerlerine rücu hakkını kazanır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil sorumlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği açıkça belirtilmiştir. İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Somut uyuşmazlık itibariyle davalılar ile davacı arasında imzalanan bir kısım hizmet sözleşmelerinin 23 ve 29. maddelerinde işçilik haklarından sorumluluğa ilişkin olarak sözleşmenin eki olan genel şartnameye atıf yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece karara esas alınan bilirkişi raporunda, bu sözleşmeler ve eklerinde dava konusu işçilik haklarının tamamından davalı yüklenicilerin sorumlu olacağına dair düzenleme olup olmadığına ilişkin yeterli bir inceleme yapılmadığı görülmüştür. Hal böyle olunca mahkemece yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak bu bilirkişi heyeti tarafından taraflar arasındaki sözleşmeler ve ekleri ile rücu talebine konu iş mahkemesi kararları ve bu iş mahkemesi dava dosyaları kapsamında karara esas alınan bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre mahkeme, taraflar ve yargıtay denetimine uygun olarak hazırlanacak bilirkişi raporu sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2- Davalı … İnş.Tem.Tic.Ltd.Şti. tarafından, dosyaya bir kısım ödeme ve ibra belgeleri sunulmuş olup, bu belgelerin rücu talebine konu iş mahkemesinde açılan davaların tarafı olan işçiler ile davalı … İnş.Tem.Tic.Ltd.Şti. arasında düzenlendiği, belge içerikleri itibariyle dava dışı işçiler tarafından yıllık izin ve kıdem tazminatı karşılığı kendilerine ödeme yapıldığının kabul edildiği anlaşılmaktadır. Davalı . İnş.Tem.Tic.Ltd.Şti. tarafından dosyaya ibraz edilen bu belgelerin işçiler tarafından açılan iş mahkemesi davalarının yargılaması kapsamında yapılan bilirkişi incelemesi sırasında dikkate alınarak işçilerin alacaklarından mahsup edildiği halde, eldeki dava kapsamında yapılan bilirkişi incelemesi sırasında bu mahsup işleminin gözetilmediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece davalı …İnş.Tem.Tic.Ltd.Şti. nin bu yöndeki itirazları değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan 145,00 TL harcın istek halinde … İnş.Tem.Tic.Ltd.Şti’ye iadesine, peşin alınan 168,00 TL harcın istek halinde Penyapsan A.Ş’ye iadesine 19/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.