Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/27477 E. 2015/32090 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/27477
KARAR NO : 2015/32090
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

MAHKEMESİ : Isparta 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ : 11/12/2013
NUMARASI : 2013/518-2013/547

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı,davalı ile dava dışı arsa sahibi arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre davalı müteahhit tarafından inşa edilen taşınmazdaki 7 nolu bağımsız bölümü davalıdan satın aldığını ve fiilen taşınmazın teslim edildiğini,dairenin teslim alınmasından sonra bina ve dairede sözleşmeye aykırılıklar tespit ettiğini ve bunu teslimle birlikte öğrendiğini,söz konusu eksiklikleri davalıya sözlü olarak ilettiğini, davalının oyalaması üzerine 31.08.2009 tarihinde eksiklikleri gidermesi için yazılı bildirimde bulunduğu halde olumlu yanıt alamadığını ileri sürerek;kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre yapılan taşınmazın mevcut durumu ile sözleşmeye göre olması gereken arasındaki farkların tespit edilerek uygun hale getirilmesi için gereken bedele karşılık şimdilik 20.000 TL’nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı,davacının iddialarına konu eksikliklere ilişkin ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını ve dava konusu taşınmazın tüm malzemelerini davacının kendisinin seçerek yaptırdığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davacının süresinde ayıp ihbarında bulunduğunun tanık beyanları ile ispat edildiği gerekçesiyle bilirkişi hesaplamasına göre davanın kısmen kabulü ile, 8,513 TL’nin 25.09.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş,hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dava tarihinde yürülükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Söz konusu kanunda gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, Borçlar Kanunu’nun bu konudaki 198. maddesi uygulanacaktır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede) ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması gerekmektedir. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı,dava dilekçesinde dava konusu eksiklikleri ve ayıplı imalatı taşınmazın kendisine teslimi sırasında 13.10.2008 tarihinde öğrendiğini ve sözlü olarak davalıya ayıp ihbarında bulunduğunu iddia etmiştir.Dosyada davacının taşınmazı 13.10.2008 tarihinde teslim almasından sonra davacı tarafından davalıya 30 günlük yasal sürede ayıp ihbarı yapıldığına dair herhangi bir yazılı delil sunulmamıştır.Davacı her ne kadar bu ihbarı yaptığına dair tanık deliline dayanmış ise de,HMK 200. maddesi gereğince, miktar itibariyle olayda tanık dinlenmesi de mümkün değildir.Ne var ki, davacı dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olduğundan davacının davalıya bu hususta yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup,bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle mahkeme kararının hükmü temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA,(2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma sebebine göre davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ve davacı tarafa iadesine, 05.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.