Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/26697 E. 2015/16961 K. 26.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/26697
KARAR NO : 2015/16961
KARAR TARİHİ : 26.05.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, temin ettikleri tıbbi malzemeleri, davalı ..’ya 2009 yılına kadar kamu hastanesi olarak fatura ettiklerini, davalı kurumun da onay vererek, buna uygun olarak ödeme yaptığını, vakıf üniversitesi hastanesi olduklarından, medula sisteminde, kamu hastanesi olarak tanımlamalarının yapıldığını, bu nedenle de kamu hastanelerinin işleyişine göre hesaplama yapılarak taraflarına ödeme yapıldığını, bununla birlikte ..Müdürlüğü tarafından kendilerine gönderilen 06.01.2010 tarihli yazıda, Kamu İhale Kanununa tâbi olmayan vakıf üniversiteleri sağlık hizmeti sunucularının, sözleşmeli .. sağlık kurum ve kuruluşları gibi değerlendirilerek işlem yapılacağının, ..’dan talep edilecek faturaları bir .. sağlık kuruluşu gibi hazırlayıp talep etmeleri gerektiğinin, ancak bu şekilde ödeme yapılacağının belirtildiğini, ardından 28.08.2010 tarihinde ..’dan gelen yazıyla geçmişe yönelik fatura edilmiş malzemelerin sehven ödendiği ve hastane alacağından mahsup edilmesi gerektiğinin bildirildiğini, ..İl Müdürlüğü tarafından özel sağlık kurumu oldukları iddiası ile tıbbi malzeme bedeline ilave edilen %15 işletme giderleri geri istenerek, alacaklarından faizi ile mahsup edildiğini, mahsup işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek, ıslahen, davalı tarafından tahsil edilen 658.980,94TL’nin mahsup tarihlerinden itibaren yasal faizleri ile birlikte geri ödenmesini, bakiye borç gözüken 26.832,59 TL’nin de devam eden faizleri ile birlikte iptali ile borçlu olmadıklarına ve asıl alacak için %40’tan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, vakıf üniversitelerinin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na tâbi olmamalarından dolayı tereddütler yaşandığını, bu nedenle aralarında hizmet alım sözleşmesi bulunan ..üniversitelerine yapılan, 2008 yılı Sağlık Uygulama Tebliği’nin 20.2.1. maddesinin (a) bendinde geçen; “resmi sağlık kurum ve kuruluşlarınca temin edilen tıbbi malzeme bedelleri, tıbbi malzemenin kdv dahil alış fiyatı üzerine %15 işletme gideri ilave edildikten sonra bulunan tutar üzerinden hazine kesintisi, sosyal hizmetler çocuk esirgeme kurumu kesintisi ilave edilerek fatura edilir ve bedelleri kurumca ödenir” ibaresinin esas alındığı uygulamanın doğru olup olmadığı hakkında görüş istediklerini, cevabi yazıda; vakıflara ait tıp fakültesi hastanelerinin 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tâbi olmadıklarından, tıbbi malzeme temin yöntemleri bakımından Sağlık Uygulama Tebliği’nin 20.2.1. maddesinin (b) bendinde belirtilen sözleşmeli özel sağlık kurum ve kuruluşlarınca temin edilen tıbbi malzeme bedellerinin ödeme esasları kapsamında değerlendirilmesinin ve bu yönde işlem yapılması gerektiğinin bildirildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 26.832,59 TL borcun ve faizlerinin iptaline, davalı tarafından mahsup yolu ile tahsil edilen 658.980,94 TL’nin mahsup tarihlerinden başlayacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Davacı, ..üniversitesi hastanesi olmaları nedeniyle, tıbbi malzeme ödeme esaslarında, davalı tarafından, kamu hastanelerinin işleyişine göre hesaplama yapılarak taraflarına ödeme yapıldığını, 2009 yılına kadar kamu hastanesi olarak fatura gönderdiklerini, davalı kurumun da onay vererek, buna uygun olarak ödeme yaptığını, bununla birlikte ..Müdürlüğü tarafından kendilerine gönderilen 06.01.2010 tarihli yazıda, ..’dan talep edilecek faturaları bir özel sağlık kuruluşu gibi hazırlayıp talep etmeleri gerektiğinin, ancak bu şekilde ödeme yapılacağının bildirildiğini, kendilerinin kamu tüzel kişiliğini haiz resmi sağlık kurumu niteliğinde olduklarını; ancak ..Müdürlüğü tarafından .. kurumu oldukları iddiası ile tıbbi malzeme bedeline ilave edilen %15 işletme giderleri geri istenerek, alacaklarından faizi ile mahsup edildiğini, mahsup işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek, ıslahen davalı tarafından tahsil edilen 658.980,94TL’nin mahsup tarihlerinden itibaren yasal faizleri ile birlikte geri ödenmesi, bakiye borç gözüken 26.832,59 TL’nin de devam eden faizleri ile birlikte iptali ile borçlu olmadıklarına ve asıl alacak için %40’tan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi için eldeki davayı açmış, davalı; 01.10.2008 yılından sonraki … üniversitelerinin tıbbi malzemelerine ilişkin ödemelerde, 2008 yılı Sağlık Uygulama Tebliği’nin 20.2.1 maddesinin (a) bendinde yer alan resmi sağlık kurum ve kuruluşlarında ödeme esasına göre işlem yapıldığını, bununla birlikte vakıf üniversitelerinin 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tâbi olmamalarından dolayı tereddütler yaşanması nedeniyle görüş istendiğini, gelen cevapta; vakıflara ait tıp fakültesi hastanelerinin 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tâbi olmadıklarından, tıbbi malzeme temin yöntemleri bakımından Sağlık Uygulama Tebliği’nin 20.2.1. maddesinin (b) bendinde belirtilen sözleşmeli özel sağlık kurum ve kuruluşlarınca temin edilen tıbbi malzeme bedellerinin ödeme esasları kapsamında değerlendirilmesinin bildirildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de; bilirkişi raporu konusunda uzman olmayan avukat tarafından hazırlanmış olup, iş bu rapora davalının yaptığı itirazlar da değerlendirilmemiştir. Hal böyle olunca, mahkemece, konusunda uzman bilirkişinin de yer aldığı yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulmak suretiyle taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde rapor hazırlanması sağlanarak hasıl olacak sonuca uygun karar verilmelidir. Mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 26/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.