Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/26607 E. 2014/27487 K. 17.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/26607
KARAR NO : 2014/27487
KARAR TARİHİ : 17.09.2014

MAHKEMESİ : Gaziantep 7. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
TARİHİ : 27/05/2014
NUMARASI : 2014/681-2014/599

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup Düşünüldü.
KARAR
Davacı, kullandığı konut kredisi için; faiz, anapara ve sigorta bedelleri dışında kalan, kullandırım masrafı, yeniden yapılandırma masrafı, ipotek fek ücreti, hesap işletim ücreti ve farklı adlar altında masraf olarak tahsil edilen tüm meblağların tamamının ticari faizi ile iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden, dava dilekçesinin HMK’nun 119. maddesinde yazılı olan yasal şartları taşımadığından reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacı çektiği konut kredisi için bankanın masraf adı altında fazladan aldığı meblağı bir değer göstermeden istemiş, mahkemece dilekçenin geldiği tarihten bir gün sonra “tensip tutanağı” ile HMK 119. maddesine göre istemin reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık basit yargılama usulüne göre açılmış bir davada duruşma açılmaksızın dosya üzerinden karar verilip verilmeyeceğine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hukukumuzda ilk derece yargılamasının beş temel aşamadan oluşması öngörülmüştür. Bunlar sırası ile; dilekçelerin karşılıklı verilmesi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hükümdür. Bu aşamalar içinde yeni olan ise ön inceleme aşamasıdır. HMK’nın “ön incelemenin kapsamı” başlıklı 137. maddesinde “dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı, 138. maddesi dikkate alınarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği, gerektiği takdirde bu konuda karar verilmeden önce, tarafların ön inceleme duruşmasında dinlenebileceği, ön inceleme duruşmasında tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde uyuşmazlık konularını tam olarak belirleyebileceği, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapacağı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik edeceği ve bu hususların tutanağa geçirileceği belirtilmiştir. Öninceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar ile sınırlı olmak üzere tanık dinleme, belge inceleme, bilirkişi görüşü alma, keşif yapma ve yemin teklif etme gibi işlemler yapılabilir, ancak tahkikata yönelik işlemler yapılamaz. Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez (md. 137/2, md 320/3).
Basit yargılama usulünde ise yazılı yargılama usulünden farklı olarak ön inceleme ve tahkikat işlemleri basitleştirilmiştir. HMK.’nın 320/1.maddesinde “mahkeme mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği” belirtilmişse de bunun ancak ön inceleme aşamasında ve “mümkün olan hallerde” olduğu belirtilmek suretiyle yasanın uygulama alanı dar bir çerçeve ile belirlenmiştir. Eğer, dosya üzerinden karar verilmesi mümkünse (örneğin, geçici hukuki korumalarda), taraflar duruşmaya çağrılmadan sadece dilekçe ve delilleri dikkate alınarak karar verilebilir(m. 320/1). Dosya üzerinden karar verilemiyorsa, bu durumda mahkeme ön inceleme yapar. Burada da, mahkeme dava şartları ve ilk itirazların varlığını inceleyerek, hak düşürücü süreler ve zamanaşımı süreleri hakkında tarafları dinler. Bundan sonra hakim, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit ederek, tarafları sulhe teşvik eder. Tarafların sulh olup olmadıkları; sulh olmamışlarsa anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanağa yazılır ve tutanak hazır bulunanlarca imzalanır. Tahkikat bu tutanağa göre yürütülür (m. 320/2). Tahkikat tamamlandıktan sonra, yazılı yargılama usulünde olduğu gibi ayrıca sözlü yargılama için ayrı bir kesit öngörülmemiştir; bunun için ayrıca süre verilmez. Hakim tahkikatın tamamlandığı duruşmada, tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini belirterek hükmünü tefhim eder(m. 321/1). Bununla birlikte HMK’nın 27.maddesinde belirtildiği üzere davanın taraflarının, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakları mevcut olup, bu hak çerçevesinde tarafların açıklama ve ispat hakkını kullanabilmeleri gerekmektedir. Şu halde, dava şartları ve ilk itirazlar, sulhe teşvik gibi konular öninceleme safhasında mutlaka tutanağa geçirilip ön inceleme aşamasının icrası ve dairemizin uygulamasına göre duruşma açılması zorunludur. Bu nedenle ve ayrıca tarafların hukuki dinlenilme hakkı bağlamında da duruşma yapılması kural olup, mahkemece tarafların iddia ve savunmalarının toplanarak duruşma açılması ve tarafların açıklamaları dinlenildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken dosya üzerinde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirir.
Öte yandan, dava dilekçesinde nelerin yer alması gerektiği hususu 6100 sayılı HMK’nun 119. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir. 2. fıkrasında ise birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, eksikliğin tamamlanması için bir haftalık kesin süre verileceği ve bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durumda, HMK. nun 119/2 maddesinin de; a, d, e ve f bentleri dışında kalan hususların eksik olması halinde bir haftalık kesin süre verileceği, diğer bentlerdeki eksikliğin ise her zaman giderilebileceği şeklinde anlaşılması gerekmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 07.05.2014 – 2013/5-1467 E. 2014/628K.)
Bu yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde, davacının bankadan çektiği konut kredisi nedeniyle kendisinden haksız alınan masrafın iadesine yönelik işbu davayı açarken; kredi nedeniyle alınan kullandırım masrafı, yeniden yapılandırma masrafı, ipotek fek ücreti, hesap işletim ücreti gibi masrafların adlarını da belirttiği, ihtilafın tüketici sözleşmesinden kaynaklanması karşısında somutlaştırma yükümlülüğünün ne şekilde yerine getirilmediği karar yerinde yeterince açıklanmamıştır. Somutlaştırma yükümlülüğü ispatın genel hükümleriyle ilgili bir kavramdır. Davanın tek malzemesi kredi sözleşmesi olup banka teknolojisinde gelinen aşamaya göre davalı bankaya müzekkere yazılması halinde TC kimlik numarasından bilgilere ulaşılması mümkündür. Kaldı ki maddi vakıaya göre davacı iddia yükü altında ise de tüketici olması nedeniyle ispat yükü altında değildir. Dava konusunun açıkça belirlenmesi; banka uzmanları tarafından hazırlanmış bir kredi sözleşmesinde yazılı karmaşık faiz hesaplarının, vergi masraf ve fon ilavelerinin anlaşılması gerçekten güçtür. İçine kolaylıkla nüfuz edilemeyen karmaşık kredi sözleşmelerine bağlı olarak alınan masrafların detaylı açıklanması alanında uzman bilirkişi incelemesiyle mümkün olacaktır. Bu durumda isteğin belirsiz alacak davası olarak açılmasında yasal bir engel bulunmamaktadır. Şurası da bilinmelidir ki dava dilekçesi davalı bankaya da tebliğ edilmiş olsaydı kredinin çekilip çekilmediği ve buna ilişkin evrakın davalı tarafından gönderilmesinin mümkün olacağı gözardı edilmemelidir. Bununla birlikte HMK’nun 31. maddesinde hakimin davayı aydınlatma görevi düzenlenmiş olup “ Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” hükmü mevcuttur. O halde dilekçe teatisinden sonra hakim HMK’nun 31. maddesi uyarınca dilekçelerde yazılı vakıalarla ilgili müphem gördüğü hususları davacıya açıklattırmalıdır. Hal böyle olunca yukarıda açıklanan hukuki esaslar göz önünde bulundurulmaksızın, duruşma açılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 17.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.