Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/2632 E. 2014/4184 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2632
KARAR NO : 2014/4184
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2013
NUMARASI : 2010/557-2013/201

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, kurumun sözleşmeli avukatı olarak görev yapan davalının, vekalet ücreti alacaklarının tahsili için kurum aleyhine Ümraniye 2. İcra Müdürlüğünün 2010/18552 esas sayılı dosyası üzerinden takip başlattığını, dosyaya 27.9.2010 tarihinde 38.600,72 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin 25.014,00 TL’lik kısmının, derdest davalar ile mahkemelerce hüküm altına alınan ancak tahsil edilemeyen vekalet ücretlerine ilişkin olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme gereğince ödenmemesi gereken bu miktarın hataen ödendiğini, bu nedenle iade edilmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 25.014,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporu gereğince davacının fazla ödemesi bulunmadığı kabul edilerek, davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacı kurumun vekili olarak görev yapan davalının, ücret alacaklarının tahsili amacıyla başlatmış olduğu icra takibinde, davacı tarafından hataen fazla miktarda ödeme yapıldığı iddiasıyla açılan alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki vekalet sözleşmesinin 2. maddesinde davalı avukata, davacı kurumca belirlenen limiti aşmamak üzere Avukatlık Ücret Tarifesine göre ücret ödeneceği, ücretin yarısının işin verilişinde, diğer yarısının da, davanın kesin olarak sonuçlanmasından sonra, icra dosyalarında ise alacağın tamamının tahsilinden sonra ödeneceği, bunun dışında mahkeme ve icralarda takdir edilen avukatlık ücretinin, alacağın tamamen tahsil edilmesi koşuluyla %70’inin avukata ödeneceği, %30’unun ise Teiaş’a ait olacağı, ancak bu ücretin ödenebilmesi için asıl alacağın, harç, yargılama ve icra giderleri de dahil olmak üzere tamamının tahsil edilmiş olmasının şart olduğu, 12. maddesinde, avukatın sebepsiz olarak işleri takip etmemesi veya takipte herhangi bir kusur veya ihmalinin saptanması halinde Teiaş’ın verilen işin tümünü veya bir bölümünü avukattan alma hakkına sahip olduğu, bu takdirde geri alınan işler için avukata hiçbir ücret ödemesi yapılmayacağı, yine sözleşmenin 14.maddesinin a fıkrasında, sözleşmenin süresinin 1 yıl olduğu, tarafların sürenin bitim tarihinden bir ay önce yazılı şekilde ihbarda bulunmadıkları takdirde sözleşmenin aynı şartlarla bir yıl uzatılmış sayılacağı, b fıkrasında ise, sözleşmenin, yazılı ihbarın tebliği tarihinden itibaren bir ay sonra geçerli olmak üzere taraflarca her zaman feshedilebileceği, gerek bu durumda gerekse akit süresinin bitmesi durumunda avukat tarafından kanuni süreler dikkate alınarak hak kaybına sebebiyet verilmeksizin üzerindeki işlerin bir rapor ekinde ve tutanağa bağlanarak Teiaş Hukuk Müşavirliğine teslim edileceği kararlaştırılmıştır.
Davalı tarafından bir kısım ücret alacaklarının ödenmediğinden bahisle 26.8.2010 tarihli ihtarla sözleşmenin feshedildiği, 1.9.2010 tarihi itibariyle de ücret alacaklarının tahsili için takip başlatıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme, hizmet hukuk müşavirliği niteliğinde bir sözleşme olup geçerlidir. O halde dava konusu ihtilafın, tarafların serbest iradeleri ile yaptıkları ve geçerli olan bu sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Sözleşmenin az yukarda değinilen hükümlerine göre, her iki tarafın yazılı ihbarın tebliği tarihinden bir ay sonra geçerli olmak üzere sözleşmeyi her zaman feshedebilecekleri kararlaştırıldığına göre, davalı tarafından 26.8.2010 tarihinde sözleşmenin feshedilerek istifa edildiğinin bildirilmesi, sonuçlarını bir ay sonra doğuracak feshi ihbar niteliğindedir. O halde mahkemece, sözleşmenin feshedildiği, feshi ihbarın tebliği tarihinden bir ay sonraki tarih itibariyle davalı avukatın sözleşmenin az yukarda belirtilen maddeleri gereğince hak etmiş olduğu vekalet ücreti miktarları tespit edilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, geçerli olan sözleşme hükümleri dikkate alınmadan, 26.3.2013 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın, temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 24.30 TL harcın istek halinde iadesine, 18.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.