Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/26307 E. 2014/37668 K. 27.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/26307
KARAR NO : 2014/37668
KARAR TARİHİ : 27.11.2014

… vekili avukat … ile … vekili avukat … aralarındaki dava hakkında Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 12/03/2012 tarih ve 2010/214-2012/65 sayılı hükmün Dairenin 27/01/2014 tarih ve 2013/19009-2014/1942 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde taraflar avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.
K A R A R
Davacı, davalı ile 07.08.2008 tarihli protokol yaptıklarını,bu protokole göre kendi üzerine düşen edimi yerine getirmesine rağmen, davalının protokolde belirlenen edimlerini yerine getirmediğini,bu nedenle protokolün 6. maddesinde belirlenen 80.000-TL tazminattan sorumlu olduğunu ileri sürerek, 80.000 TL’nin protokolde belirlenen 18 aylık sürenin hitamı olan 07.02.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacıdan satın aldığı taşınmazın ipoteğinin kaldırılacağı ve kiracının tahliye edileceğine dair taahhütte bulunmasına rağmen ipoteğin kaldırılmadığını, davacının ciro ederek verdiği senedin henüz tahsil edilemediğini, davacının edimlerini yerine getirmeden kendisinden bir talepte bulunamayacağını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile 80.000-TL’nin 07.02.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline dair verilen kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 27.01.2014 gün,2013/19009 Esas, 2014/1942 Karar sayılı ilamı ile “…Dosya kapsamı itibariyle davacının sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde 25.000 TL bedelli senedi davalıya verdiği ve kendisi adına kayıtlı olan 29 nolu taşınmazını 07.08.2008 tarihinde tapu devri yapmak suretiyle davalı adına tescilini sağladığı,buna karşılık davalının taahhüt edilen süre içinde sözleşmede belirlenen dairenin inşasını tamamlayarak davalıya teslim etmediği anlaşılmakta olup, bu husus davalınında kabulündedir. Davalının sözleşmede belirlenen edimini yerine getirmediği dosya kapsamı itibariyle sabit olduğuna göre, davacının sözleşmenin 6. maddesi uyarınca ödenmesi gereken tazminatı talep edebileceğinin kabulü gerekir. Nitekim mahkemeninde kabulü bu yönde olmakla birlikte, sözleşmeye göre yarı bedeli davalıya ait olmak üzere davacı tarafından ciro edilerek davalıya teslim edilen senedin davalı tarafından tahsil edilemediği anlaşılmaktadır. Sözleşmede senedin tahsil edilerek bedelinin taraflarca paylaşılacağına dair yapılan düzenleme itibariyle tarafların senetteki riski paylaştıkları gözetilerek, mahkemece tahsil edilemeyen senedin yarı bedelinin hükmedilen bedelden mahsubu ile bakiye miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi Gerekirken yazılı şekilde sözleşmenin yorumunda hataya düşülerek 2014/26307-2014/37668
Yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş; bu kez taraflarca karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
1-Temyiz ilamında belirtilen gerektirici nedenler karşısında usulün 440.maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmayan davalının bütün karar düzeltme isteğinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacının karar düzeltme isteminin incelenmesinde; Davacı, taraflar arasında yapılan protokole dayalı olarak davalının protokolde belirlenen edimini yerine getirmediğini ileri sürmüş ve protokolün 6. maddesinde kararlaştırılan tazminatın tahsili isteminde bulunmuştur. Davalı ise savunmasında, taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmadığını ve dava konusu protokole göre kendisine verilen 25.000-TL bedelli senedin tahsil edilemediğini savunmuştur. Taraflar arasında düzenlenen 07.08.2008 tarihli “Protokol” başlıklı sözleşmenin 1. maddesinde; 25.000-YTL tutarındaki emre muharrer senedin takip ve icra yoluyla tahsili için masrafları davalıya ait olacak şekilde ciro edilerek davalıya teslim edildiği, bu tahsilden elde edilecek bedelin yarısını davalı …’in almasının kararlaştırıldığı, sözleşmenin devamında ise, davacının mülkiyetinde olan taşınmazın üzerindeki ipotekle birlikte davalıya devredileceği, buna karşılık davalı tarafından İsmet Paşa mah. Bağ sokakta bulunan arsa üzerine yapılacak inşaattan 120 m2 büyüklüğünde bir dairenin 18 ay sonra davacıya teslim edileceği ve tapusunun verileceği, bu dairenin 18 ay içinde davalı tarafından bitirilerek davacıya tapusunun verilmemesi halinde ise davalının faizler dahil 80.000-TL’yi davacıya ödeyeceği taahhüt edilmiştir. Dosya kapsamı itibariyle davacının sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde 25.000 TL bedelli senedi davalıya verdiği ve kendisi adına kayıtlı olan 29 nolu taşınmazının 07.08.2008 tarihinde tapu devri yapmak suretiyle davalı adına tescilini sağladığı, buna karşılık davalının taahhüt edilen süre içinde sözleşmede belirlenen dairenin inşasını tamamlayarak davalıya teslim etmediği anlaşılmakta olup, bu husus davalınında kabulündedir.Davalının sözleşmede belirlenen edimini yerine getirmediği dosya kapsamı itibariyle sabit olduğuna göre, davacının sözleşmenin 6. maddesi uyarınca ödenmesi gereken tazminatı talep edebileceğinin kabulü gerekir. Nitekim mahkemenin de kabulü bu yöndedir.
Sözleşmeye konu senedin keşidecisi dava dışı Zeki Aydın tarafından senedin lehdarı … ve ciranta … aleyhine açılan menfi tespit davasının Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yapılan yargılamasında mahkemenin 28.03.2012 gün, 2010/457 Esas ve 2012/309 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 28.03.2013 Esas, 2012/9143 Esas, 2013/5417 Karar sayılı ilamı ile … yönünden onandığı, … yönünden ise “…’ın senedi tahsil cirosu ile elinde bulundurduğu, tahsil cirosunda ciro edilen kişinin senetten doğan hakları kendi adına değil ciranta adına kullanması gerektiği, …’ın senet bedelini kendi adına talep edemeyeceği, cirantanın temsilcisi olarak bu hakkı kullandığına ilişkin bir açıklık da bulunmadığı, 2014/26307-2014/37668
… yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede senet tahsil edildikten sonra elde edilecek bedelin yarısının davalıya ödeneceği kararlaştırılmıştır. Tüm dosya kapsamından davalıya teslim edilen senedin henüz tahsil edilemediği açıktır. Hal böyle olunca senedi tahsil cirosu ile elinde bulunduran davalının ancak senedin tahsilinden sonra senet bedelinin yarısını talep edebileceğinin kabulü gerekir. Bu durumda mahkemenin davanın kabulüne dair kararının onanması gerekirken zühulen yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulduğu bu kez yapılan inceleme ile anlaşılmış olmakla, davacının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin 27.01.2014 gün,2013/19009 Esas, 2014/1942 Karar sayılı “bozma” ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının açıklanan nedenlerle onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının karar düzeltme isteğinin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle Dairemizin 27.01.2014 gün, 2013/19009 Esas, 2014/1942 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına ve hükmün ikinci bentte açıklanan gerekçe nedeniyle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 2.321,60 TL. harcın davalıdan alınmasına, 27.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.