Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/26206 E. 2014/25888 K. 09.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/26206
KARAR NO : 2014/25888
KARAR TARİHİ : 09.09.2014

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki kredi masraf iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, sözleşme imzalayarak davalı bankadan konut kredisi aldığını, bankaca yersiz olarak 3.465.00 TL kesinti yapıldığını, ilgili sözleşme hükümlerinin haksız şart niteliğinde olduğunu ve kesintilerin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek 3.465.00 TL’nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, HMK’nu gereğince duruşma açılmadan, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-A.İ.H.S’nin 6. maddesinde adil yargılanma hakkı, Anayasanın 36. maddesinde hak arama hürriyeti ve HMK’nun 27’inci maddesinde hukuki dinlenilme hakkı ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup hukuki dinlenilme hakkının usul hukukundaki bir diğer yansıması ise HMK madde 297/1-c bendinde yer almıştır. Hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkı gereğince kişi habersiz olarak yargılanamaz ve hakkında karar verilemez. Taraflar, mahkeme önünde iddia ve savunmalarını ileri sürme ve yargılama ile ilgili açıklamada bulunma ile ispat hakkına sahiptirler. Bu nedenlerle hukukumuzda kural olarak davalının savunma hakkını kullanmasına olanak sağlanması için duruşma açılması gerekir. A.İ.H. Mahkemesi, herkesin medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili olarak bir mahkeme tarafından davasının görülmesini isteme hakkının olduğu ve medeni hak ve yükümlülüklerin belirlenmesi için ilk derece ve temyiz mahkemelerine erişim ile beraber mahkemeye gitme hakkının da eşit derece korunduğunu belirtmiştir. Ayrıca, mahkeme erişim ve yargıya gitme hakkına getirilen sınırlamaların hakkın esasına zarar vermemesi gerektiğini belirtmiş, haklı bir amaç gütmeyen ve başvurulan yollar ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir orantılılık ilişkisi bulunmayan bir sınırlamanın AİHS’nin 6’ıncı maddesine aykırı olduğunu tespit etmiştir. Yine de bu hak mutlak olmayıp bazı sınırlamalar getirilmesi mümkündür. HMK’nın 320/1.maddesinde mahkemenin mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği düzenlenmiş olup bunun ancak ön inceleme aşamasında ve “mümkün olan hallerde” olduğu belirterek sınırlama alanı dar bir çerçeve içine alınmıştır.
Yukarıda açıklanan düzenlemeler ve içtihatlar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; duruşma açılmadan karar verilmesi adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olup yukarıda açıklanan tüm düzenlemelere ve içtihatlara aykırıdır. Hal böyle olunca; mahkemece, duruşma açılıp tarafların iddia ve savunmada bulunmalarına imkan sağlandıktan sonra tarafların tüm deliller toplanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, duruşma yapılmadan ve dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle kararın davalı yararına BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 261,89 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.