YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/25772
KARAR NO : 2014/24915
KARAR TARİHİ : 04.09.2014
MAHKEMESİ : Kızılcahamam Asliye Ceza Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
TARİHİ : 05/02/2014
NUMARASI : 2014/7-2014/44
Taraflar arasındaki TSHH davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması istenilmekle, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı bankadan konut kredisi kullandığını,kredinin kullanımı sırasında kendisinden 1.800,00 TL masraf alındığını, bu masrafın iadesi için tüketici sorunları hakem heyetine müracaat ettiğini, Kızılcahamam Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığının 07/01/2014 tarih 2014/ 41 karar sayılı kararı ile talebinin reddine karar verildiğini ileri sürerek 1800 TL nin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 1.798,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz edilmiştir.
1-Standart sözleşmeler, içeriğini kısmen veya tamamen genel işlem koşullarının oluşturduğu, tarafların karşılıklı müzakereleri sonucu değil, aksine, taraflardan biri veya üçüncü kişi tarafından önceden hazırlanmış hükümlerin kullanıldığı sözleşme tipi olarak tanımlanmakta olup, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile, Avrupa Konseyi’nin 05.04.1993 tarihli, 1993/13/AET Yönergesinde ve bu yönergeyi iç hukuklarına aktaran Avrupa Birliği ülkelerinde, standart sözleşmelerde yer alan hükümlerin ve özellikle bu sözleşmelerin içeriğini oluşturan genel işlem koşullarının, haksız şart olduğuna ilişkin bir karine öngörülmüştür.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6.maddesinin üçüncü fıkrasına göre, “ Bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez” hükmü yer almaktadır.
Yine 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile sözleşmelerdeki “haksız şart” kurumu düzenlenmiş ve satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart olup, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı olmadığı belirtilerek, satıcı veya sağlayıcının, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükünün ise ona ait olduğu belirtilmiştir. 4077 Sayılı Kanunun değişik 6 ve 31 maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde ise “satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartların batıl olduğu” hükmü getirilmiştir.
Davalı bankanın tacir olup, yaptığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı da gözetildiğinde, bankanın ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekir. Yargılama aşamasında davalı banka tarafından ekspertiz ücreti ve ve ipotek tesis ücretine ilişkin fatura ibraz edilmiş,ancak mahkemece bu husus dikkate alınmaksızın bu hususlara ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir. Hal böyle olunca ipotek tesis ücreti ve ekspertiz ücretinin dava dışı şirkete ödenip ödenmediği hususunun araştırılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2-Bankaların kredi borçlusuna sigorta yaptırmasındaki asıl amacının, kredi borcunu teminat altına almak olduğu ve sigorta nedeni ile kredi borçlusunun belli bir prim ödeme borcu altına girdiği anlaşılmakla birlikte, sigorta kapsamına alınmasında kredi borçlusu tüketicilerin de bir menfaatinin olduğu açıktır. Hal böyle olunca, sözleşme kapsamında tahsil edilen hayat sigortası primlerine ilişkin kayıtların haksız şart niteliğinde olduğunun kabulüne ise olanak bulunmamaktadır. Öyle olunca mahkemece hayat sigortası bedeli olarak alınan ücretlere yönelik talebin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bu kalem yönünden de davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedinidir.
Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.01.2014 tarih ve 2014/ 4 esas esas 2014/ 44 karar sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulüne,Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.01.2014 tarih ve 2014/ 4 esas esas 2014/ 44 karar sayılı kararının sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, 04.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.