Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/23571 E. 2014/24342 K. 01.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/23571
KARAR NO : 2014/24342
KARAR TARİHİ : 01.09.2014

MAHKEMESİ : Ankara 10. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 02/12/2013
NUMARASI : 2013/423-2013/420

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, davalı T.. T.. ile Toplu Konut Projesi kapsamında imzalanan sözleşme ile davalıdan konut satın aldığını, konutun teslim süresinin 16 ay olarak kararlaştırıldığını, ancak konutun zamanında teslim edilmediğini ileri sürerek fazlası saklı kalmak üzere 7.7.2007 ile 31.10.2007 tarihleri arasındaki kira kaybı olarak 940 TL.nın hakem heyetine başvuru tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini istemiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, hakem heyetinin; taşınmazın ve davacının Kayseri’de oldukları adreslerin hakem heyetinin yetki alanı sınırları dışında olduğundan talebin reddine dair kararın doğru olduğu gerekesiyle davanın reddine karar verilmiş; davacının temyiz istemide mahkemece miktar itibariyle kesin karar niteliğinde olduğundan reddedilmiş, davacı asıl kararla birlikte ek kararıda temyiz etmiştir.
1-Mahkemece 25.2.2014 tarihli ek karar ile dava değerinin miktarı itibariyle temyiz sınırının altında kaldığı gerekçesiyle davacının temyiz talebinin reddine karar verilmiş olup, davacı bu kararı da süresinde temyiz etmiştir. Davacı, fazlasını saklı tutarak 950TL’nin tahsili isteminde bulunmuştur. Dava, niteliği itibariyle belirsiz alacak davası niteliğinde olup davacı, fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğuna göre kararı temyiz edebilir. Öyle olunca mahkemece verilen davacının temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararın kaldırılması gerekir.
2-Davacı, dava dilekçesinde; davalıdan satın aldığı konutun geç teslim edilmesi nedeniyle kira kaybına ilişkin talepte bulunmuş olup, davacı vekili 28.11.2013 tarihli duruşmada davanın taşınmazın süresinde teslim edilmemesine dayalı olarak oluşan kira zararının ödenmesi için hakem heyetine yapılan müracaatın reddine dair hakem heyeti kararının iptali ile..
alacağın hüküm altına alınmasından ibaret olduğunu beyan etmiş, mahkemecede bu beyan üzerine hakem heyetinin yetkili olmamasını gerekçe göstererek talebin reddine dair kararın doğru olduğu gerekesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının gerek dava dilekçesindeki açıklamaları, gerekse duruşmadaki “alacağın hüküm altına alınmasına” dair talebi bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının davadaki talebinin, geç teslimden kanaklı olduğunu iddia ettiği zararın giderilmesine yönelik olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan dava dilekçesinde açıkça davacının C..İ.. olduğu yazılmasına rağmen, davacı vekili olduğunu bildiren Av. M. B.. G.. tarafından C.. İ.. adına düzenlenmiş bir vekaletnamenin sunulmadığı, dosyada bulunan devir protokolün de de C.. İ..nun adının geçtiği, hakem heyetine müracaat eden şahsında C. İ.. olduğu, buna rağmen davacı avukatının F.. M.. adına düzenlenmiş vekaletname ibraz ettiği ve mahkemenin karar başlığında da davacı olarak F.. M..’nun isminin yer aldığı ve bu itibarla davacı olan şahıs hakkında çelişki ve tereddüt yaratıldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece öncelikle davacı olan şahsın gerçekte kim olduğunun sorularak, davacının C.. İ.. olduğunun belirlenmesi halinde davacı avukatından vekaletnamesini ibraz etmesinin sağlanması, davacının gerçekte F.. M.. olduğunun anlaşılması halinde ise F.. M.. ile ilgili gerekli belgelerin dosyaya ibraz edilmesinin sağlanması, bu şekilde davacının kimliği hususundaki tereddütün giderilmesinin akabinde, davanın kira kaybı iddiasına dayalı tazminat davası olduğu, davada taşınmazın aynına ilişkin talebin olmaması ve davalının da yetki itirazında bulunmaması gözetilerek işin esasına girilmek suretiyle hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekir. Mahkemece, değinilen bu yönler gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; mahkemenin 25.2.2014 tarihli ek kararının kaldırılmasına, (2) numaralı bent uyarınca temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.