Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/2350 E. 2014/27590 K. 18.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2350
KARAR NO : 2014/27590
KARAR TARİHİ : 18.09.2014

MAHKEMESİ : Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/07/2013
NUMARASI : 2010/152-2013/517

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı avukat olduğunu, müvekkili K..A.Ş ile avukatlık ücret sözleşmesi yaptıklarını, müvekkili ve onunla birlikte hareket eden M.. AŞ adına bir taşınmazın geri alınması talepli olarak davalı R.. A.Ş’ye dava açtığını,taşınmaza tedbir ve tapu kaydına şerh konulmaması nedeniyle taşınmazın el değiştirmesi üzerine satın alan gerçek kişilere de dava açtığını,bu davalar devam ederken müvekkilinin karşı tarafla anlaşarak davalardan feragat ettiğini,bu suretle vekalet ücreti alacağından mahrum kaldığını,müvekkilleri ve davalılar hakkında birlikte vekalet ücreti alacağı için icra takibi yapıldığını,takibe itiraz eden davalılar hakkında itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalılar,davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece,davanın kısmen kabulü ile,tahsilde tekerrür olmamak şartı ile, davalı R.. A.Ş’nin 65.200 TL,davalı M..’nın 13.150 TL,davalı İsmail’in 26.300 TL vekalet ücretinden sorumlu olduğun,inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar M.. D.. ile İ.. D.. tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece,davalı gerçek şahısların da sulh mahiyetindeki feragat işlemine katıldıklarının kabulü ile, Avukatlık Kanununun 165.maddesi hükmü gereği, davacı avukatın müvekkil vekalet ücreti ve karşı yan vekalet ücreti alacağından hisseleri oranında sorumlu tutulmuşlardır.Bu davalılar savunmalarında;Taşınmazlar üzerinde tedbir veya şerh olmadığı için bedelini ödeyerek satın aldıklarını,bu anlamda iyiniyetli olduklarını,kendilerine karşı açılan davada,yokluklarında feragat edildiğini, feragat işleminden haberdar olmadıklarını, zaten feragatın kabule de bağlı olmadığını, feragate ilişkin kararın kendilerine tebliği edilmediğini, herhangi bir anlaşma olmadığını savunmuşlardır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da,M.. ve İ..’in feragat işlemine katılıp katılmadığı hususu mahkemenin takdirine bırakılmış ayrıca,bu kişilere feragate ilişkin kararın tebliğinden önce,davacı vekilinin 20.8.2008 tarihinde dilekçe vererek M..ve İ..’in adresi olarak yeni bir adres bildirildiği,bu adresin kapalı olması nedeniyle tebligat kanununun 21.maddesine göre tebligat yapıldığı,bu adresin,davacı vekilinin adresi ile aynı olduğunun tesbit edildiği bildirilmiştir. Mahkemece,davalı M..ve İ..de,hisseleri oranında sorumlu tutulmuş ancak hükmün gerekçe kısmında ne suretle sorumlu tutulduklarına ilişkin bir açıklama bulunmamaktadır. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması anayasal bir zorunluluktur.Mahkemece,taşınmazların üzerinde şerh bulunmaması, feragatın davalıların yokluğunda yapılması, kararın tebliğ edilmemesi, davacı vekilinin davalılar için yeni adres bildirmesi ve buraya tebligatı sağlaması, bu adresinde davacı vekilinin adresi olmasına ilişkin savunma üzerinde durulup tarafların delilleri değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Davacı,dava dilekçesinde ,avukatlık ücretinin yanı sıra masraf alacağının da tahsilini talep ettiği halde mahkemece bu talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. HMUK’un 388 ve devamı maddelerinde mahkeme kararlarının taşıması gereken unsurları ile verilen kararla iki tarafa yüklenen vazife ve hakların ve istek sonuçlarından her birinin açık ve tereddüt uyandırmayacak şekilde açıkça yazılması,tarafların taleplerinin herbiri hakkında karar verilmiş olması gerekir.Mahkemece,davacının masraf alacağı hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
3-Bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle kararın davalı M.. ve İ.. yararına,2.bentte açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA,3.bentte açıklanan nedenle tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.