YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/22965
KARAR NO : 2014/41411
KARAR TARİHİ : 24.12.2014
MAHKEMESİ : İzmir 3. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2014
NUMARASI : 2013/882-2014/262
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı; davalı bankadan konut kredisi kullandığını , bankanın kendisinden yapılandırma ve dosya masrafı adı altında toplam 3428,52 -TL fazla para tahsil ettiğini belirterek bu meblağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş,hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsayacağı, hükmün sonuç kısmında ise, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerektiği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkeme 6/03/2014 tarihli celsesinde yargılamayı bitirmiş ve kısa kararını vererek istemin kısmen kabulüne karar verilmiş, gerekçeli kararda ise davanın kısmen kabulüne 3040,15 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verildiği, gerekçe kısmında ise davanın kabulüne 2962,00 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verimli olup,böylece yukarıda açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında aykırılık oluşturulduğu anlaşılmakla HMK’ nun 297/son madde ve fıkrası gereğince hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacı ve davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 24.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.