Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/2271 E. 2014/37526 K. 26.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2271
KARAR NO : 2014/37526
KARAR TARİHİ : 26.11.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 4. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 31/10/2013
NUMARASI : 2012/331-2013/1198

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, 27.10.2009 tarihli üyelik hakkı devir sözleşmesi ile davalıdan bağımsız bölüm satın aldığını, davalı tarafından yapılan projenin tanıtım kataloglarında yer alan sitenin ortak kullanım alanında ve bağımsız bölümde yapılacağı vaat edilen hususların bir bölümünün yapılmadığını, davalının edimini eksik olarak ifa ettiğini ve bundan dolayı kendisinin zarara uğradığını ileri sürerek şimdilik 4.000.00.TL zararının, 22.03.2013 tarhili ıslah dilekçesi ile toplam 10.000.00.TL’ nın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davaya konu edilen hususların teslim tutağanında belirtilmediğini, 30 günlük süre içersinde ayıp ihbarında bulunulmadığını da savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalının edimini eksik olarak yerine getirdiğinin tesbiti ile birlikte davanın kabulü ile 10.000.00.TL’ nın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, satış esnasında sunulan katalog, proje ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı dairede oluşan değer kaybının ödetilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, alınan bilirkişi rapor ve ek raporunda açıklandığı üzere, tanıtım materyallerinde belirtilmesine rağmen daire içinde yangın algılama sistemi ile sprinkler tesisatının bulunmadığı, banyo klozetlerinde atık su geri dönüşüm sistemlerinin bulunmadığı, akıllı ev alt yapısının bulunmadığı, blokta merkezi ısıtma sisteminin güneş kollektörleri ile entegre edilmediği, güneş kollektörlerinin bulunmadığı, blok ortak alanlarında yangın algılama ve sprinkler sisteminin bulunmadığı, blok çatsında peyzaj uygulaması yapılmadığı, yağmur suyu depolama sistemi bulunmadığı, bu durumun eksik ifa niteliğinde olduğu kabul edilerek, değer kaybına hükmedilmiştir.
Davaya konu daire ile ilgili olarak 30.10.2009 tarihli konut durum tespit – teslim tutanağında belirtilen ayıpların 25.11.2009 tarihinde giderildiği dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık; dava konusu olayda “ayıplı ifa” mı, yoksa “eksik ifa”nın mı söz konusu olduğu; burada varılacak sonuca göre satıcının sorumluluğuna gidilebilecek ihbar ve zaman aşımı süreleri ile talep hakkının kapsamının ne olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Davacılar tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinde yer almaktadır.
Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
Ayıp kavramı ile eksik iş ise birbirinden farklıdır.
Ayıp; yasa yada sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır.
Eksik iş ise; sözleşme konusu işlerin yapılmaması yani hiç yapılmayan iştir.
Eksik ifa ise, Kanunlarımızda tanımı yapılmamakla birlikte, 4077 sayılı Kanun’un 4 maddesinde sayılan ayıp kavramı içerisinde mütalaa olunmaktadır.
Yukarıda da ayrıntısı ile açıklandığı üzere; malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.
Buna göre; satılan maldaki ayıp açık ayıp niteliğinde ise, 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde; gizli ayıp niteliğinde ise, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafından dairenin 27.10.2009 tarihinde satın aldığı, 30.10.2009 tarihinde tesliminin yapıldığı, teslim sırasında tutanakta belirtilen ayıpların 25.11.2009 tarihinde giderildiği, davacının bu ayıplar haricindeki ayıplarla ilgili ayıp ihbarını, dava tarihinden önce davalıya bildirdiğine ilişkin bir delil bulunmadığı ve sonrasında açtığı eldeki dava ile de, taahhüt edilen tesislerin yapılmadığı gerekçesi ile bu ayıp nedeniyle satın aldığı taşınmazda meydana gelen ekonomik eksikliğin tazminini istediği anlaşılmaktadır.
Davacının dava dilekçesinde tanımladığı ve davalı tarafından da satışının yapıldığı anlaşılan mevcut durumun satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp olduğu, davalının bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadığı, davacıların bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği kuşkusuzdur.
Davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle, 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı da anlaşılmaktadır.
Kaldı ki 4.madde de konut satışlarında zaman aşımı süresi beş yıl olarak öngörülmüş olup konutu satın alan davacı, açık ayıp halinde, malı teslim aldığı tarihten itibaren otuz gün içerisinde satıcı veya malike ayıp ihbarında bulunur ise, bu durumda malı teslim aldığı tarihten itibaren beş yıl içerisinde 4077 sayılı Kanun’a dayanarak dava açabilecektir.
Hal böyle olunca, mahkemece ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı gerekçesi ile davanın reddi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.