Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/2253 E. 2014/14531 K. 06.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2253
KARAR NO : 2014/14531
KARAR TARİHİ : 06.05.2014

MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2012
NUMARASI : 2011/21-2012/526

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı şirket, davalıya … H. Mısır Tohumu sattığını, aradan uzun zaman geçmesine rağmen davalının tohum bedelini ödemediğini, bunun üzerine davalı hakkında takibe geçildiğini, davalı borçlunun takibe haksız olarak itiraz ettiğini, itiraz dilekçesinde malı teslim aldığını kabul etmekle birlikte malın bir kısmını iade ettiğini bir kısmı için de senet verdiğini söylediğini, oysaki malın teslim edildiğini, mal bedelinin davacı firma ile ilgisi olmayan bir kişiye ödendiğini, bu nedenle itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiş, duruşmada davacıya olan borcunu ödediğini savunmuştur.
Mahkemece, K.Maraş 4.İcra Müdürlüğünün 2011/956 esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, İcra İflas yasasının 67/2 maddesi gereğince asıl alacağın 11.110,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 381, 388 ve 389 (yeni HMK 294,297) maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 388.maddesinin son fıkrası (yeni HMK 297/son)ile “Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü getirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, kısa kararda davacının icra inkar tazminatı talebi ile ilgili hüküm kurulmamış olmasına rağmen gerekçeli kararda “icra iflas yasası 67/2 maddesi gereği alacak likit olduğundan % 40 icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir” denilerek hüküm kurulması, yukarıda açıklanan kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırıdır. Mahkemece 10.4.1992 tarih ve 1991/7 Esas 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi kısa karar ile bağlı kalınmadan, ancak kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 2.bent gereğince davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 6.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.